İtirazın iptali davasının reddi durumunda, alacaklı yaptığı takipte haksız ve kötü niyetli görülmüşse, borçlunun talebi üzerine kötü niyet tazminatı mahkumiyeti söz konusu olur.
İtirazın iptalini inceleyen mahkeme, takip konusu alacağın mevcut olmadığı kanaatine varırsa davayı reddeder. Bu kararla birlikte takip konusu alacağın var olmadığı tespit edilmiş olur.
İtirazın iptali davasında verilen karar, maddi anlamda kesin hüküm oluşturur. Davanın reddi durumunda alacaklı, aynı uyuşmazlığa ilişkin olarak başka bir alacak davası açamaz. Davanın reddi kararıyla birlikte alacaklının açtığı icra takibi düşer. Alacaklı takibinde haksız ve kötü niyetli görülmüşse, borçlunun da talebi varsa alacaklı kötü niyet tazminatına mahkum edilir.
Kötü niyet tazminatı için, itirazın iptali davasının reddedilmesi ve alacaklının takipte kötü niyetli görülmesi durumunda, borçlunun talebi üzerine alacaklı aleyhine hükmedilen tazminattır. Konuyla ilgili icra avukatı görüşmeniz faydalı olacaktır.
İçerik Bilgisi
ToggleKötü Niyet Tazminatının Şartları
Kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için aşağıdaki şartların varlığı aranır:
- Davanın reddine karar verilmelidir.
- Alacaklı takibinde haksız ve kötü niyetli olmalıdır.
Alacaklının takipte haksız olması tek başına yeterli değildir. Tazminata hükmedilmesi için alacaklının kötü niyetli olması gerekmektedir ve bu hususu ispat yükü, alacaklının kötü niyetli olduğunu iddia eden borçludadır. Zira karine olan iyi niyetin varlığıdır.
Alacaklının kötü niyetli olduğunun kabulü için borçlu aleyhine başlattığı takibin haksız olduğunu bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Örneğin Yargıtay’a göre, yazılı protokole rağmen alacaklının icra takibine girişmesi veya tahrif edilmiş bir senedin icraya konulması alacaklının kötü niyetli olduğunu gösterir.
Yargıtay’a göre, kötü niyet tazminatı, alacaklının kötü niyetli olduğunun borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olması veya dosya kapsamından açıkça anlaşılabilir olması halinde uygulanan bir yaptırımdır. Maddi hukuk kuralları çerçevesinde alacağın varlığına inanan ancak bu durumu usul hukuku kurallarına göre ispat edemediği için itirazın iptali talep edilen alacaklı aleyhine tazminata hükmedilemez. Tazminata hükmedilebilmesi için alacağın likit olup olmadığı önem arz etmez.
- Borçlu cevap dilekçesinde talepte bulunmalıdır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2 maddesinde, tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun bu anlamda bir talebinin olması gerektiği açıkça vurgulanmıştır.
İcra ve İflas Konunda Kötü Niyet Tazminatı
Bu tazminat, İcra ve İflas Kanunu (İİK)’un 67/2. maddesinde düzenlenmiştir. İİK 67/1-2. madde aşağıdaki gibidir.
”Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.”
Kötü Niyet Tazminatı Hesaplama
Tazminatın tutarı reddolunan alacak miktarının % 20’sinden aşağı olamaz. Bu tutar 2012 yılında % 40’tan % 20’ye düşürülmüştür. Kötü niyet ve benzeri tazminatların hesaplanmasında takip veya davadaki talep esas alınmaktadır.
Kötü Niyet Tazminatı ve İcra İnkar Tazminatı Farkları
İcra inkar tazminatı;
- Davanın kabulü durumunda hükmedilir.
- Borçlu öder.
- Borçlunun kötü niyetli olması aranmaz.
Kötü niyet tazminatı;
- Davanın reddi durumunda hükmedilir.
- Alacaklı öder.
- Alacaklının takipte kötü niyetli olması aranır.
Her türlü delille ispat edilebilir. Bazı durumlarda alacaklının kötü niyetli olduğu dosya kapsamından açıkça anlaşılabilir durumda olur. Bu durumda borçlu tarafından kanıtlanması gerekmez. Örneğin tahrif edilmiş senedin icraya konulması halinde alacaklı kötü niyetlidir. Zira senedin tahrif edilmesi, senet borcunun ödendiğine karinedir.
Alacaklının açmış olduğu itirazın iptali davasında haksız olması ve icra takibini kötü niyetli olarak başlatması durumunda, borçlunun istemiyle alacaklının bu tazminatı ödemesine hükmedilir.
Tazminat miktarı, takip talebi veya dava istemindeki alacak miktarı esas alınarak belirlenir. Tazminatın hesaplanmasında işlemiş faiz hesaba katılmaz.