Ödeme Emrine İtiraz

Genel haciz yoluyla takipte, adına icra takibi başlatılan ve bu takibe binaen kendisine ödeme emri tebliğ edilen borçlu, bu takibi bertaraf etmek için ödeme emrine itiraz etmelidir. Ödeme emri ve ödeme emrine itiraz süreci İcra ve İflas Kanunu madde 60 ve devamında düzenlenmiştir. Size tebliğ edilen ödeme emrinde bir yanlışlık olduğunu düşünüyorsanız icra avukatı ile görüşerek profesyonel destek almanız faydalı olacaktır.

Ödeme Emri Nedir?

Ödeme emri, icra müdürlüğü tarafından borçluya hitaben yazılan ve ‘borcun varsa öde, yoksa itiraz et’ şeklinde ifade edebileceğimiz bir icra takip işlemidir. Alacaklı tarafından düzenlenen takip talebi neticesinde icra müdürlüğü, takip talebinin hukuka uygun olması halinde borçlu görünen muhataba ödeme emri düzenleyerek göndermektedir.

Ödeme emrinde borçluya, ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra 7 gün içerisinde ödemesi veya borcu yoksa ödeme emrine yine aynı süre içerisinde itiraz etmesi gerektiği beyan edilir.

Ödeme emrinin, takip talebine uygun olarak düzenlenmesi zorunludur. Ödeme emrinin takip talebi düzenlendikten sonra en geç 3 gün içerisinde borçluya gönderilmesi zorunludur. Ödeme emrinin sonuçlarını doğurabilmesi için usulüne uygun bir şekilde borçluya tebliğ edilmesi gerekir.

Borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz etmezse, takip kesinleşir. Ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itiraz etmeyen ve borcu ödemeyen borçlu, aynı süre içerinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır. Borçlu, ödeme yapmaz ve mal beyanında bulunmaz veya gerçeğe aykırı mal beyanında bulunursa, hem icra takibi kesinleşerek borçlu aleyhine haciz talep edilebilir, hem de alacaklının şikayeti üzerine mal beyanında bulunmamaktan dolayı yaptırıma tabi tutulur.

Ödeme emrine itiraz edilmesi halinde ise, icra takibi kendiliğinden durur. Borçlunun icra takibini durdurmak için ödeme emrine itiraz etmek dışında başkaca bir işlem yapmasına gerek yoktur. Ödeme emrine itiraz dilekçesi ile icra takibini durdurabilirsiniz.

Ödeme Emrine İtirazın Şartları

Ödeme emrine itiraz, takipte borçlu görünen kişinin borçlu olmadığını icra dairesine bildirmesidir. Geçerli bir itiraz için aşağıdaki koşulların bulunması gerekir:

Ödeme Emrinin Tebliğ Edilmesi Gerekir

Ödeme emri tebliğ edilmeden yapılan irade açıklamaları borca itiraz sayılmaz. Ödeme emri usulüne uygun olarak tebliğ edilmemişse, takibin kesinleşmesi ve haciz talep edilmesi mümkün değildir.

İtiraz İradesi Gerekir

Ödeme emrine itirazda borçlu, itirazını yeterli bir açıklıkla beyan etmelidir. Örneğin borçlu, ”Borcum yoktur”, ”Borcumu ödedim”, ”Borç bana ait değildir” gibi ibarelerle itiraz edebilir. Borca itirazda kullanılması zorunlu olan belli bir kalıp yoktur, borca itiraz edildiğinin anlaşılabilir olması yeterlidir.

Ancak borçlunun beyanından borca itiraz edildiği anlaşılamıyorsa, geçerli bir itirazın varlığından söz edilemez. Örneğin, borçlunun ödeme emrine cevaben, ”Ödeme gücüm yok” demesi, geçerli bir itiraz değildir ve takibi durdurmaz.

İtiraz Edenin Takip Ehliyetini Haiz Olması Gerekir

Borca itirazın takip ehliyetine sahip olan, ödeme emrinde borçlu olarak gösterilen kişi veya vekili tarafından yapılması gerekir. Aksi halde yapılan itiraz takibi durdurmaz. Tüzel kişilere karşı yapılan takipte ödeme emrine itirazın, tüzel kişinin yetkili temsilcisi tarafından yapılması gerekir.

Ödeme Emrine İtiraz Süresi İçinde Olması Gerekir

Borçlu, ödeme emrine itirazı süresi içinde yapmalıdır. Bu süre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gündür ve kural olarak bu süreden sonra yapılan itiraz takibi durdurmaz. 7 günlük süre hak düşürücü niteliktedir.

Borçlunun Adres Bildirmesi Gerekir

Borçlu veya vekili, borca itiraz ederken borçlunun yurt içinde bir adresini bildirmek zorundadır. Her ne kadar adres bildirmek zorunlu olsa da, borçlunun adres bildirmemesi, borca itirazı geçersiz hale getirmez. Yalnızca, borçluya yapılacak tebligatların takip talebinde gösterilen adrese yapılmasını ve bu tebligatların borçluya yapılmış sayılmasına sebep olur.

Ödeme Emrine İtiraz Nedenleri

İtiraz nedenleri, doğuş biçimine göre ve ileri sürülüş bakımından ikili ayrıma tabi tutulmaktadır.

Doğuş Biçimine Göre İtiraz Nedenleri

Doğuş biçimine göre itiraz nedenleri de, maddi hukuka dayanan ve takip hukukuna dayanan nedenler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Maddi Hukuka Dayanan İtiraz Nedenleri

Borçlunun maddi hukuk açısından borcu ödemek zorunda olmadığına ilişkin nedenleri maddi hukuka dayanan itiraz nedenleridir. Bunlar, alacağa yönelik itirazlardır. Maddi hukuka dayanan itirazlara şu örnekleri gösterebiliriz.

  • Borcun olmadığı itirazı
  • Kısmen borçlu olunmadığına ilişkin kısmi itiraz
  • Hukuki ilişkinin geçerli olmadığına ilişkin itiraz
  • Alacağın vadesinin gelmediğine ilişkin muacceliyet itirazı
  • Borcun ödendiğine ilişkin ifa itirazı
  • Alacağın zamanaşımına uğradığına dair zamanaşımı defi
  • Alacaklının sıfatına ilişkin alacaklı sıfatı olmadığına dair itiraz

Takip Hukukuna Dayanan İtiraz Nedenleri

Alacaklının takip yapma yetkisinin olmadığına dair itirazlar takip hukukuna dayanan itirazlardır. Bu itiraz nedenlerini icra müdürü kendiliğinden gözetemez. Örnek olarak;

  • İcra dairesinin yetkisiz olduğuna dair yetkisizlik itirazı
  • Alacağa yönelik daha önceden başlatılan ve devam etmekte olan bir takibin olduğuna yönelik derdestlik itirazı
  • Borcun belirli yani likit olmadığına dair itiraz
  • İcra takibinde bulunma hakkından vazgeçildiğine ilişkin alacaklı ile borçlu arasında sözleşme olduğuna dair itiraz
  • Yeni bir mal edinilmediğine ilişkin itiraz

İleri Sürülüş Bakımından İtiraz Nedenleri

İleri sürülüş bakımından itiraz nedenleri ”imzaya itiraz” ve ”borca itiraz” olmak üzere ikiye ayrılır. Borçlu itiraz ederken hem imzaya, hem de borca aynı anda itiraz edebilir.

İmzaya İtiraz

İmzaya itiraz, takibin adi bir senede dayanması halinde mümkündür. Takip bir senede dayanmıyorsa, imzaya itiraz mümkün değildir. Aynı şekilde, takibin dayanağı resmi bir senetse, resmi senetteki imzaya itiraz da mümkün değildir. İmzaya itirazın ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekir. Örneğin, ‘İmza bana ait değil” gibi. Aksi halde borçlu senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılır.

Borca İtiraz

İmzaya itiraz dışında yapılan bütün itirazlar borca itiraz olarak değerlendirilir. Borçlu, borca itiraz ederken imzaya itirazda olduğu gibi, itirazını ayrıca ve açıkça belirtmek zorunda değildir. Borca itiraz ettiğinin yeterince anlaşılabilir olması halinde borca itiraz geçerlidir. Borca itiraz için belli bir kalıp yoktur. ”Borcum yoktur”, ”Borçlu değilim” gibi ifadeler kullanılabilir.

Borçlu, borcun tamamına değil de bir kısmına da itiraz edebilir, borcun bir kısmını ödediyse bu kısım için kısmi itiraz etmesi mümkündür. Kısmı itirazın geçerli olabilmesi için itiraz edilen borç miktarının nedeni ve miktarının ayrıca ve açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi halde ödeme emrine itiraz edilmemiş sayılır. Örneğin, ”Borcum 10.000 TL değil, 6.000 TL’lik kısmını ödedim.” şeklindeki kısmi itiraz geçerlidir. ”Borç tutarı yanlış, benim bu kadar borcum yok” diye bir ifade kullanıldığında, tutar belirsiz olduğu için ödeme emrine itiraz edilmemiş sayılır.

Borçlunun kısmi itiraz etmesi halinde, itiraz edilen kısım için takip durur. İtiraz edilmeyen kısmı için ise takip kesinleşir.

Ödeme Emrine İtiraz Nereye Yapılır?

Ödeme emrine itiraz, icra dairesine yapılır. İcra dairesi dışında başka bir makama yapılan itiraz herhangi bir sonuç doğurmaz. Örneğin, icra mahkemesine, savcılığa, emniyete yapılan itiraz yapılmamış sayılır.

İtiraz kural olarak, ödeme emrini gönderen icra müdürlüğüne yapılır. Ancak borçlu başka bir yerde bulunuyorsa, herhangi bir icra dairesinden, ödeme emrini çıkaran icra dairesine gönderilmek üzere itirazda bulunabilir. Ödeme emrine itiraz, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. İcra dairesi, yapılan itirazı tutanağa geçirir.

Borçlu, herhangi bir süre kısıtlaması olmaksızın yaptığı itirazdan vazgeçebilir. Ödeme emrine itiraz eden borçlu, daha sonra borcunu öderse itirazdan örtülü olarak vazgeçmiş sayılır.

Ödeme Emrine İtiraz Süresi

Genel İtiraz Süresi

Ödeme emrine itiraz süresi 7 gündür. Bu süre, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Kural olarak bu süre kesindir, artırılıp azaltılamaz. Borçlu birden fazla ise, her borçluya ayrı ayrı ödeme emri gönderilir. Her borçlunun itiraz süresi, ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren başlar.

Borçlunun 7 gün dolmadan itirazı olmadığını bildirmesi de mümkündür. Bu halde 7 günlük süre beklenmeden takip kesinleşir. Bundan sonra borçlu, itiraz süresi dolmasa dahi tekrar itiraz edemez.

Gecikmiş İtiraz

Borçlunun kusuru olmaksızın var olan bir engelden dolayı 7 günlük süre içerisinde itiraz edememesi durumunda, bu engelin kalkmasından sonra yaptığı itiraz, gecikmiş itirazdır. Gecikmiş itiraz istisnai bir uygulamadır. Borçlunun süresinde itiraz etmesini engelleyen neden, kendi kusurundan kaynaklanmamalıdır. (Örneğin, hastalık.)

Gecikmiş itiraz icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır. Borçlu gecikmiş itiraz dilekçesinde, süresinde itiraz etmesini engelleyen mazereti ve bu mazereti kanıtlayacak belgeleri sunmalıdır. Gecikmiş itiraz, engelin ortadan kalkmasından itibaren 3 gün içerisinde ve en geç borçlunun haczedilmiş malları paraya çevrilinceye kadar yapılır.

Ödeme Emrine İtirazın Sonucu

Süresi içerisinde yapılan itiraz takibi durdurur. Süresi geçtikten sonra yapılan itiraz, yapılmamış sayılır. Alacaklı talep ederse, icra dairesi alacağın tamamı için takip işlemlerine devam eder. Borçlu, kısmi itirazda bulunmuşsa takip, itiraz edilmeyen kısım için devam eder.

Ödeme Emrine İtiraz Yargıtay Kararları

  • Ödeme emri tebliğ edilmeden haricen öğrenme ile takip kesinleşmez.

Somut olayda; 27.9.2010 tarihinde haczedilmezlik şikayetine konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konulduğu, 28.09.2010 günü borçlu vekilinin dosya fotokopisini aldığı, ödeme emrinin 01.10.2010 günü borçlu asile tebliğ edildiği,5.10.2010 günü borçlu tarafından icra dosyasına itirazda bulunduğu, alacaklı vekilinin talebi üzerine İİK’nun 102, 103. maddelerine göre çıkarılan davet kağıdının borçluya 29.11.2010 günü tebliğ edildiği ve 30.11.2010 tarihinde de meskeniyet şikayetinde bulunulduğu, anlaşılmıştır.
Borçlu vekilince icra dosyasının bir suretinin alınma zamanında ihtiyati haciz icrai hacze dönüşmediğinden, hacizden o tarihte haberdar olunduğu ve şikayet süresinin geçtiği kabul edilemez.
Mahkemece davanın süresinde açıldığının kabulü ile işin esası incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, haczedilmezlik şikayetinin süresinde yapılmadığından bahisle reddedilmesi isabetsizdir.”
(Yargıtay 12. HD., 2011/5685 E., 2011/22721 K.)

  • Borçluya yapılan ikinci bir ödeme emri tebliği, borçluya yeni bir itiraz hakkı tanır.

Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 08.09.2005 gün ve 2005/891-872 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin   03.02.2006  gün ve 2005/24035-2006/1443 sayılı ilamı ile; (Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile icra takibi başlatılmış ve kendisine gönderilen 49 nolu ödeme emrinin bila tebliğ dönmesi üzerine alacaklı vekilinin talebi doğrultusunda yeniden çıkartılan ödeme emri adı geçene 02.07.2005 tarihinde tebliğ edilmiştir. Borçluya ikinci kez ödeme emri tebliği ona yeni bir itiraz hakkı tanıdığından icra müdürlüğünce takibin durdurulmasında bir yanlışlık bulunmamaktadır. Şikayetin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile, borçlunun takipten haberdar olduğundan söz edilip şikayetin kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ  EDEN  : Karşı taraf/borçlu vekili
  HUKUK GENEL KURULU KARARI
 Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici  nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.”
(Yargıtay HGK., 2006/12-786 E., 2006/783 K.)

  • Borçlu vekilinin baroda kayıtlı avukat olmaması halinde, yapılan itiraz geçerli değildir.

Takibe itirazın bizzat borçlu ya da yetkili vekilince yapılması gerekir. Takip işlemi Avukatlık Kanunu‘nun 35.maddesi uyarınca adli işlem niteliği taşıdığından itiraz eden vekilin de baroda kayıtlı avukat olması gerekir. Bu durumda mahkemece, baroda kayıtlı avukat olmadığı belirtilen S. K. tarafından yapılan itirazın geçerli olmadığı ve itirazın iptali davasının görülebilmesi için ortada geçerli ve usulüne uygun bir itiraz bulunması gerektiği gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” (Yargıtay 19. HD., 2014/12820 E., 2014/15242 K.)

  • İtiraz edilen kısmın miktarı açıkça gösterilmelidir.

Somut olayda, borçlunun, icra dosyasına sunduğu “ana para borcuna karşı kısmi itirazımız” başlıklı itiraz dilekçesinin 2.numaralı bendinde yer alan; “ …müvekkil şirketin, takip alacaklısına takip dayanağı olan fatura bedeli kadar borcu yoktur. Takip alacaklısı faturada yazılı bedel kadar iş ve hizmet yapmamıştır. Fatura bedelinin büyük bir kısmı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin….tünel açma işi ile ilgilidir. Takip dayanağı fatura bedelinin İnovasyon ….Şirketi ile ilgili kısmının …. borçlu şirket adına tanzim edilen faturaya eklenmiştir….takibin durdurulmasını...”şeklindeki beyan, borca kısmi itiraz niteliğinde olup, İİK’nun 62/4. maddesi gereğince itiraz edilen kısmın miktarı açıkça gösterilmediğinden, borca yönelik bu kısmi itirazın geçersiz olduğu mahkemenin de kabulündedir. Bu durumda, ana para borcuna kısmi itiraz geçerli bir itiraz olarak kabul edilemeyeceğinden, bir başka anlatımla borçlu itiraz etmemiş sayılacağından icra inkar tazminatına da hükmedilmesi mümkün değildir.” (Yargıtay 12. HD., 2017/1995 E., 2018/5765 K.)

  • Ödeme emrine itiraz dilekçesini, tüzel kişiyi temsile yetkili kişilerin tamamı imzalamalıdır.

”Somut olayda alacaklının genel haciz yoluyla takibe başladığı, ödeme emrinin borçluya 16/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal yedi günlük sürede 22/10/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, itiraz tarihi itibariyle borçlu şirket temsilcisinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısına göre … ve … ‘ın müştereken yetkililer olduğu anlaşılmış olup ancak; itiraz dilekçesinde … ‘a ait tek imzanın bulunduğu görülmektedir.
Tüzel kişiler aleyhine yapılan icra takibinde borçlu tüzel kişinin organı(temsilcisi) ödeme emrine itiraz edebilir.
Bu durumda mahkemece, borçlu şirket adına itiraz eden şirket yetkilisi … kesin süre verilerek diğer yetkililerin itiraza icazetini sağlaması ya da olmadığı takdirde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken
yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”
(Yargıtay 12. HD., 2022/3391 E., 2022/10689 K.)

  • İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan borca itiraz sonuç doğurmaz.

”Borcun kısmen ödendiği iddiası, borca itiraz niteliğinde olup, bu itirazın genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde İİK.nun 62/1.maddesi uyarınca, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. İcra müdürlüğü yerine icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, hukuki sonuç doğurmaz. Bu nedenle Mahkemece istemin reddine karar vermek gerekirken uyuşmazlık konusunun Tüketici Mahkemesinin görev alanına girdiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir.” (Yargıtay 12. HD., 2012/23736 E., 2013/123 K.)

  • Tebligat usulsüz ise, icra mahkemesine yapılan şikayet, gecikmiş itiraz olarak değerlendirilemez.

Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK’nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 K. sayılı kararı)
Yine, genel haciz yolu ile ilamsız takipte her türlü itirazın, İİK’nun 62. maddesi uyarınca, ödeme emri tebliğinden itibaren (usulsüz tebliğ halinde tespit edilen öğrenme tarihinden itibaren) yasal 7 günlük sürede icra dairesine bildirilmesi mecburidir.
O halde, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu kabul edilerek, öğrenme tarihinin tespiti ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, istemin gecikmiş itiraz olarak nitelendirilip hüküm tesis edilmesi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
” (Yargıtay 12 HD., 2019/4674 E., 2020/2157 K.)

Ödeme emrine itiraz nasıl yapılır?

Ödeme emrine itiraz, herhangi bir icra dairesinden, ödeme emrini çıkaran icra dairesine gönderilmek üzere, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir.

Ödeme emrine itiraz ettikten sonra ne olur?

Süresinde ve usulüne uygun olarak yapılan itirazdan sonra, takip durur. Takibe devam etmek isteyen alacaklının icra mahkemesinde itirazın kaldırılması veya genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekir.

Ödeme emrine itiraz süresi ne kadar?

Ödeme emrine itiraz süresi, ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gündür.

İcra takibine 7 gün içinde itiraz edilmezse ne olur?

Takip kesinleşir. Alacaklı, borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarına, üçüncü kişilerdeki alacaklarına haciz koydurabilir.

7 günlük itiraz süresi ne zaman başlar?

7 günlük itiraz süresi, ödeme emrinin borçluya tebliğinden itibaren başlar.

7 günlük itiraz süresi hafta sonu dahil mi?

7 günlük itiraz süresine hafta sonu günleri de dahildir. Ancak itiraz süresinin son günü, hafta sonuna veya resmi tatil gününe denk gelirse süre, borçlunun ilk iş gününün sonuna kadar itiraz süresi uzamış olur.

Ödeme emri tebliğ edilmeden itiraz edilirse ne olur?

Henüz ödeme emri tebliğ edilmeden, haricen öğrenme ile ödeme emrine itiraz etmek mümkündür. Bu halde borca itiraz geçerlidir.

İcra tebligat gelmeden itiraz edilebilir mi?

Evet, ödeme emri tebliğ edilmeden borca itiraz etmek mümkündür.

5/5 - (1 vote)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Av. Musa Yılmaz

avukat musa yılmaz

Av. Musa Yılmaz, başta Forex Hukuku, Sermaye Piyasası, Bilişim Hukuku, Yabancılar Hukuku, Ceza Hukuku, Aile ve Boşanma Hukuku ve Miras Hukuku alanları olmak üzere hukukun birçok alanında çalışmalarını yürütmektedir ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Randevu Talebi

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Son Yayınlanan İçerikler

  • Ceza İnfaz İndirimi -Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 87 uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af ilânına karar vermek de düzenlenmiştir.
  • Adli Para Cezası (TCK M.52)
    Adli para cezası ilke olarak hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanmaktadır.
  • HAGB Kararına İtiraz Dilekçesi
    HAGB kararı ile sanık hakkında verilen hükmün ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Kanunda belirtildiği üzere mahkeme HAGB kararı ile birlikte sanığa belirli koşulların yerine getirmesini yüklemektedir.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Ertelenmesi) (CMK M.231)
    Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılamada hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis cezası yahut adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilmektedir.
  • Asliye Ceza Mahkemesi ve Ceza Mahkemeleri
    Asliye Ceza Mahkemeleri tek hakimlidir. Ağır Ceza Mahkemelerinden bir farkı da budur. Ağır Ceza Mahkemeleri 1 başkan ve 2 Üye toplamda 3 hakimden oluşmaktadır.

Ada Hukuk Danışmanlık Tarafından Verilen Hizmetler

Forex Avukatı  ♦ Boşanma Avukatı ♦ Yabancı Avukatı ♦ İcra Avukatı ♦ Ceza Avukatı

© 2024 · Tüm hakları saklıdır.

This is a staging enviroment