Tebligatın Usulsüzlüğü

Tebliğ ile ilgili düzenlemeler tamamen şekli kurallardan oluşmaktadır. Tebligat, bilgilendirme ve belgelendirme işlevi gören bir usul işlemidir. Tebligatın usulsüzlüğü veya yokluğu durumlarında ise bilgilendirme ve belgelendirme işlevinin yerine getirildiği söylenemez.

Tebligat Kanunu ve Yönetmeliği’nin amacı, tebligatın muhatabına en kısa sürede ulaşması, muhatabı kendisi hakkında yapılacak hukuki işlem hakkında bilgilendirmesi ve bu hususların belgeye bağlanarak ispatının sağlanmasını yerine getirmektir. Kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak yapılan tebligatın usulsüzlüğü veya yokluğu durumunda ise geçerli bir tebligattan söz edilemez. Konuyla ilgili icra avukatı ile görüşmeniz sizler için faydalı olacaktır.

tebligatın usulsüzlüğü ve yokluğu
Tebligat, bilgilendirme ve belgelendirme işlevi gören bir usul işlemidir.

Tebligatın Yokluğu Nedir?

Tebligatın yokluğu, tebligat işleminin hiç yapılmaması durumudur. Yokluk halinde, muhatap hakkında yapılan işlemler hakkında bilgi sahibi olamamıştır. Dolayısıyla tebligatın yokluğu halinde yeninden çıkarılması gerekir.

Tebligatın yokluğu genellikle, ilgili merci tarafından tebligatın hiç çıkarılmamış olması veya PTT ya da posta memurunun hatası sonucunda tebligatın muhataba hiç ulaşmaması hallerinde söz konusu olur. Yani yokluk halinde tebligat, muhataba veya onun adına tebligatı almaya yetkili kişilere hiç ulaşmamıştır.

Tebligatın yokluğuna karar verildiğinde, muhatap açısından bir serinleme süresi doğar. Muhataba usulüne uygun olarak yeniden çıkarılacak tebligata kadar, muhatabın durumunu olumsuz etkileyecek herhangi bir işlem yapılamaması, bundan yararlanacak kişi açısından önem arz eder. Hukuksal dinlenilme ve savunma hakkı ilkeleri gereği, muhatap usulüne uygun olarak bilgilendirilmeden aleyhine bir işlem yapılamaz. Bu bağlamda bilgilendirme işlevini tebligat yerine getirmektedir.

Tebligatın Usulsüzlüğü veya Usulsüz Tebligat Nedir?

Tebligatın, kanunda ve yönetmelikte öngörülen kişi veya yöntem kurallarına aykırı olarak çıkartılması hallerinde tebligatın usulsüzlüğünden söz edilir. Usulsüz tebligat ile muhatabın yokluğunda işlemler yapılması, savunma hakkını zedeler.

Usulsüz tebligatta şikayet, gecikmiş itirazdan farklıdır. Gecikmiş itirazda, tebligat usulüne uygun olarak yapılmıştır, ancak borçlu kendisinden kaynaklanmayan bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiştir. Borçlu, engelin ortadan kalkmasından itibaren, engelini kanıtlayan belgelerle birlikte en geç üç gün içinde icra mahkemesine itiraz eder. İcra mahkemesi, süresinde yapılan gecikmiş itiraz neticesinde, gecikme nedeninin niteliğini haklı bulursa, icra takibi durur.

Usulsüz tebligatta ise, tebligat kanunda ve yönetmelikte gösterilen usulde yapılmamıştır. Bu durumda icra mahkemesi hakimi şikayeti haklı bulursa, tebligatın tebliğ tarihi muhatabın öğrendiğini iddia ettiği tarih olarak değiştirilir. Usulsüz tebligatta, hem icra mahkemesinde şikayet başvurusunda bulunulmalı, hem de icra dairesinde ödeme emrine itiraz edilmelidir. Yalnızca şikayet yoluna başvurularak, icra dairesindeki takibe itiraz edilmezse, takip durmaz.

Tebligatın Usulsüzlüğünü Kimler İleri Sürebilir?

Usulsüz tebligat iddiası, hukuksal niteliği bakımından şikayet niteliğindedir. Şikayet hakkı, kendisine yapılan tebligatın usulsüz olduğunu iddia eden kişidedir.

Yargıtay’a göre, tebligatın usulsüz olduğunu ancak borçlu ileri sürebilir. İcra dairesi veya icra mahkemesi tebligatın usulüne uygun olup olmadığını kendiliğinden gözetemez.

Tebligatın Usulsüzlüğü Hangi Mercide İleri Sürülür?

Usulsüz tebligat şikayeti, tebligatı çıkaran icra müdürlüğünün bağlı bulunduğu icra mahkemesine yapılır. İcra dairesine yapılan şikayet, takibi durdurmaz.

Usulsüz tebligat, her türlü delille ispat edilebilir. Posta memuru tarafından tutulan tebligat mazbatası resmi belge niteliğindedir. Mazbatanın aksi ancak aynı güçte yazılı bir belge ile ispat edilebilir. PTT‘nin resmi internet sitesinden yayımladığı gönderi takip kayıtlarına itibar edilerek işlem yapılamaz. Tebligatın usulüne uygun olup olmadığının kontrolü mazbataya bakılarak tespit edilebilir.

Usulsüz Tebligat Şikayet Süresi

Tebligatın usulsüzlüğü iddiası, şikayet niteliğinde olup icra mahkemesine yapılır. Borçlunun şikayetini, tebligatın usulüne uygun olmadığını öğrendiği andan itibaren 7 gün içerisinde yapması gerekir. İcra mahkemesi, 7 günden sonra yapılan şikayeti süre aşımı nedeniyle reddeder.

Tebligatın Usulsüzlüğü Halleri

Usulsüz tebligat halleri, sınırlı sayıda değildir. Kanun ve yönetmeliğe aykırı yöntemle veya yetkisiz kişilere yapılan her türlü tebligat usulsüz olabilir. Örneğin, vekile yapılması gereken tebligatın asile yapılması, muhatapla aynı evde yaşayan kişi yerine tebligatın komşuya bırakılması, küçüklere yapılacak tebligatın yasal temsilci yerine muhtara teslim edilmesi hallerinde tebligat usulsüzdür.

Usulsüz tebligatın yaptırımı kural olarak tebligatın geçersizliğidir. Ancak tebligat usulsüz olsa dahi, muhatap tebligatı öğrenmişse tebligat tebligat geçerli sayılır. Şayet muhatap tebligatı öğrenmemişse, tebligat yok hükmündedir. Tebligatın usulsüz olduğuna karar verilirse, muhatabın öğrendiğini iddia ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılır.

Yargıtay’a göre, tebligatın usulsüz olduğu hallerde muhatabın öğrenme tarihi esastır, bunun aksi ancak yazılı bir belge ile ispat edilebilir. Yazılı belge ise, resmi bir belge ya da muhatap tarafından imzası ikrar edilmiş bir belge olması gerekir.

Şikayet dilekçesinde, öğrenme tarihinin belirtilmemiş olması, şikayetin incelenmesine engel değildir. Bu durumda, muhatabın tebligatı öğrendiği tarih olarak şikayet tarihi esas alınır.

İcra mahkemesince, şikayet kabul edilirse, tebliğ tarihi, muhatabın öğrenme tarihi olarak değiştirilir. Daha önce ifade edildiği üzere, icra mahkemesine tebligatın usulsüz olduğu iddiasıyla şikayette bulunmak, takibi durdurmaz. Muhatabın ayrıca, icra dairesinde ödeme emrine itiraz etmesi gerekir.

Tebligatın usulsüz olduğuna karar verilmesi halinde, bu tebligata binaen konulan hacizler de hükümsüz kalır. Hacizlerin kaldırılması için icra mahkemesinin kararının kesinleşmesi gerekmez.

Usulsüz Tebligat Yargıtay Kararları

  • Borçluya çıkarılan tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade dönmesi halinde, bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiği söylenemez.

”Somut olayda, alacaklı tarafından takip talebinde bildirilen ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adres açık şekilde yazılmaksızın, sadece “Menderes mah. Otoban yanı, No:25 Efeler/…” şeklinde belirtilmek suretiyle ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı ve “Adres yetersiz, cadde ve sokak no yok, muhatap ismen tanınmıyor şerhi ile iade edildiği, alacaklı vekilinin talebi ile borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesi gereğince ödeme emri tebliğ edildiği görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere, öncelikle borçlunun bilinen en son adresine usulüne uygun tebligat çıkarılması zorunlu olup, alacaklının takip talebinde bildirdiği ve bilinen son adres olarak kabulü gereken adres açıkça yazılmaksızın tebligat çıkarılması ve adres yetersizliği nedeniyle tebliğ edilememesi durumunda, Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince bilinen son adrese tebligat çıkarılması kuralının yerine getirildiğinden söz edilemez. (Yargıtay 12. HD., 2019/10278 E., 2020/4652 K.)

  • Şehir dışında olan muhataba 21. maddeye göre tebligat yapılamaz.

”Komşunun beyanına göre muhatabın şehir dışında İstanbul’da olduğu anlaşıldığından  şehir dışındaki muhataba 21’e göre tebligat yapılamayacağından sözü edilen tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan Tebligat Kanununun 20. maddesine göre tebliğ yapılabilmesi için adreste birinin bulunması, kendisine tebliğ yapılacak şahsın muvakkaten başka yere gittiğinin belirtilmesi gerekir. Oysa somut olayda satış ilanının tebliğ edildiği adreste hiç kimse bulunmayıp, komşu beyanına göre adresin kapalı olduğu anlaşıldığından olayda 20. maddenin uygulanması da mümkün değildir. İİK. nun 127. maddesi gereğince  taşınmaz  satışlarında, satış  ilanının  bir örneği borçluya  tebliğ  edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebidir.” (Yargıtay 12. HD., 2011/9908 E., 2011/26273 K.)

  • Beyanda bulunanın adı ve soyadı yazılmadan yapılan tebligat işlemi usulsüzdür.

”Somut olayda; satış ilanı şikayetçi …a’a 16.06.2014 tarihinde “…… isim ve imzada imzadan imtina eden … komşunun beyanına….. ” göre tebliğ işleminin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Tebligat mazbatasına, dağıtıcı tarafından beyanda bulunan komşunun adı ve soyadı yazılmadığı için Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri gereğince, tebliğ işlemi usulsüzdür. (Yargıtay 12. HD., 2015/23790 E., 2016/3458 K.)

  • Muhatap işteyse dağıtım saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceğinin araştırılmasına gerek yoktur.

”Somut olayda, borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatının incelenmesinde; “adreste kimse olmaması adresin kapalı olması sebebi ile en yakın komşu Emine Saraç beyanında muhatabın işte olduğunu beyan etmesi üzerine evrak Mecidiye mahalle muhtarına teslim edilerek 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırıldı, imzadan imtina eden Emine Saraç’a haber bırakıldı.” şerhiyle 28.06.2013 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.
Söz konusu tebligatta, muhatabın tebliğ anında işte olduğu belirtilmiş olup muhatabın kısa süreli adresten ayrıldığı tebliğ mazbatasından anlaşılmaktadır.
Muhatap işte olmakla tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun araştırılmasına gerek yoktur. Bu durumda borçluya yapılan tebliğ işlemi Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre usule uygundur.” (Yargıtay 12. HD., 2019/1069 E., 2020/2090 K.)

  • Muhatabın, aynı adreste bulunan ‘hasmına’ yapılan tebligat usulsüzdür.

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 sayılı Yasayla ilave edilen hüküm; bu adresin aynı davada “hasım” olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilir. Aksi halde, aynı davada “hasım” durumunda olan kişilerin yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesinde gösterilen usule şeklen uygun da olsa bir tebligatın yapılmış olması (tebliğ muhatabı bu adresten ayrılmış olsa bile) yeterli kabul edilir ve bu durum, kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi sonucuna yol açar. Oysa usulüne uygun bir tebligatın amacı, kişiyi aleyhine açılan davadan haberdar etmek, dolayısıyla kendisini ilgilendiren yargılamadan tam olarak bilgi sahibi olmasını sağlamak, açıklamada bulunmak ve ispat hakkını kullanmasına imkan vermektir.” (Yargıtay 2. HD., 2012/24610 E., 2013/11285 K.)

Tebligat usulsüz olursa ne olur?

Tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin icra mahkemesine şikayet etmekle birlikte icra dairesinde ödeme emrine itiraz edilmesi gerekir. Tebligatın usulsüzlüğüne karar verilirse, tebliğ tarihi muhatabın öğrendiği tarih olarak değiştirilir.

Usulsüz tebligat nasıl ispat edilir?

Usulsüz tebligat her türlü delille ispat edilebilir. Ancak tebliğ mazbatası resmi belge niteliğindedir. Mazbatada yazılan bir hususun aksi iddia ediliyorsa, mazbata ile aynı güçte resmi bir belgeyle ispat edilmelidir.

Usulsüz tebligat için nereye başvurulur?

Usulsüz tebligat için, tebligatı çıkaran merciin bulunduğu icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine başvurulur. Aynı zamanda, icra dairesinde ödeme emrine itiraz etmek gerekir.

Usulsüz tebligat kesin karar mı?

Usulsüz tebligata ilişkin şikayetlerde, icra mahkemesinin verdiği karar kesin değildir. Ancak usulsüz tebligata dayanarak yapılan hacizlerin kaldırılması için kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerekmez.

Usulsüz tebligatı kim ileri sürebilir?

Usulsüz tebligatı, bu tebligata dayanarak hakkında olumsuz işlem yapılan muhatap ileri sürebilir. Bu kişi çoğu zaman borçludur.

Usulsüz tebligat şikayet mi?

Evet, tebligatın usulsüz olduğuna ilişkin başvuru, hukuksal niteliği itibariyle şikayettir.

5/5 - (4 votes)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Av. Musa Yılmaz

avukat musa yılmaz

Av. Musa Yılmaz, başta Forex Hukuku, Sermaye Piyasası, Bilişim Hukuku, Yabancılar Hukuku, Ceza Hukuku, Aile ve Boşanma Hukuku ve Miras Hukuku alanları olmak üzere hukukun birçok alanında çalışmalarını yürütmektedir ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Randevu Talebi

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Son Yayınlanan İçerikler

  • Ceza İnfaz İndirimi -Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 87 uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af ilânına karar vermek de düzenlenmiştir.
  • Adli Para Cezası (TCK M.52)
    Adli para cezası ilke olarak hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanmaktadır.
  • HAGB Kararına İtiraz Dilekçesi
    HAGB kararı ile sanık hakkında verilen hükmün ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Kanunda belirtildiği üzere mahkeme HAGB kararı ile birlikte sanığa belirli koşulların yerine getirmesini yüklemektedir.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Ertelenmesi) (CMK M.231)
    Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılamada hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis cezası yahut adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilmektedir.
  • Asliye Ceza Mahkemesi ve Ceza Mahkemeleri
    Asliye Ceza Mahkemeleri tek hakimlidir. Ağır Ceza Mahkemelerinden bir farkı da budur. Ağır Ceza Mahkemeleri 1 başkan ve 2 Üye toplamda 3 hakimden oluşmaktadır.

Ada Hukuk Danışmanlık Tarafından Verilen Hizmetler

Forex Avukatı  ♦ Boşanma Avukatı ♦ Yabancı Avukatı ♦ İcra Avukatı ♦ Ceza Avukatı

© 2024 · Tüm hakları saklıdır.

This is a staging enviroment