Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davaları, Türk Medeni Kanunu’nun 163.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
”Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Dikkat edilirse, işlenen suç diğer eşe yönelik değildir. Yani diğer eşin maddi ve manevi bütünlüğüne ilişkin bir saldırıcı söz konusu değildir. Fakat eşin yüz kızartıcı bir suç işlemesi, diğer eşi toplum önünde küçük düşürmekte, utanç duymasına sebep olmakta ve belki de bu sebeple aşağılık görülmesine neden olmaktadır. Bu sebeplerle boşanma kararı almış kişilerin boşanma avukatı ile görüşerek profesyonel avukat desteği almaları oldukça önemlidir.
İçerik Bilgisi
ToggleKüçük Düşürücü Suç Nedir?
Kişinin işlemiş olduğu fiil neticesinde toplum önünde küçük düşmesine, yüzünün kızarmasına, utanç duymasına, yadırganmasına sebep olan suçlardır. Küçük düşürücü (yüz kızartıcı) suçlar topluma, kişiye, zamana ve yere göre değişiklik gösterebilmektedir. Afrika’da kabileler halinde yaşayan toplulukların yüz kızartıcı suç anlayışıyla, Norveç’in Oslo şehrinde yaşayan insanların anlayışının aynı olması beklenemez.
Küçük Düşürücü Suç Örnekleri
Türk Ceza Kanunu‘nda yüz kızartıcı suçlar şeklinde bir sınıflandırma veya katalog yoktur. Yüz kızartıcı olduğu değerlendirilen suçlar örneklendirmelerle sayılabilmektedir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Anayasa’da ve TCK’da öngörülen küçük düşürücü suçlar şu şekildedir: Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötü kullanma, hileli iflas, fuhuş, cinsel saldırı, cinsel istismar, cinsel taciz, müstehcenlik, alenen hayasızca hareket, ihaleye fesat karıştırma, uyuşturucu madde ticareti, suç uydurma, suç üstlenme, yalan tanıklık, kasten öldürme.
Küçük Düşürücü Suç Nedeniyle Boşanma Davasının Özellikleri
Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davaları şu özelliklere sahiptir:
Özel bir boşanma sebebidir.
Yüz kızartıcı suç işleme, Türk Medeni Kanunu’nda sınırlı olarak sayılan özel boşanma sebeplerindendir. Boşanma davasında birden çok sebeple dava açılmış olabilir. Bu sebeplerden biri, eşin küçük düşürücü işlemesi ve diğeri de genel bir boşanma sebebi ise, öncelikle özel boşanma sebebinin incelenmesi gerekir.
Kusura dayalıdır.
Bu sebeple açılan davada eşin kusurlu olması gerekir. Kişiye kusur atfedilebilmesi için de ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Aksi halde bu sebeple boşanma davası açılamaz. Kusur yoksa zaten suç da olmayacaktır. Ancak akıl hastalığı nedeniyle boşanma talep edilebilir.
Nisbi bir boşanma sebebidir.
Sebebin nisbi olması şu anlama gelir. Eş tarafından küçük düşürücü suç işlenmiş olması, tek başına diğer eşe boşanma hakkı vermez. Aynı zamanda, eşinin işlediği suç nedeniyle, diğer eşin onunla yaşaması kendisinden beklenmemelidir. Aksi halde boşanma kararı verilemez. Örnekle izah edelim. Zina nedeniyle boşanmada, zina olgusunun varlığı tek başına boşanma sebebiydi. Ancak yüz kızartıcı suçların boşanma sebebi olması için, aynı zamanda diğer eşin suç işleyen eşle birlikte yaşaması kendisinden beklenmemelidir.
Küçük Düşürücü Suç Nedeniyle Boşanma Davası Şartları
Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davası açabilmek için belirli şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz: İşlenen suçun küçük düşürücü nitelikte olmalı, kasıtlı olarak işlenmeli, evlilik sonrasında işlenmeli, birlikte yaşama diğer eşten beklenemez olmalıdır. Şimdi bu şartları başlıklar halinde inceleyelim.
Küçük Düşürücü Bir Suç Olmalı
Bu sebeple dava açılabilmesi için işlenen suçun küçük düşürücü nitelikte olması gerekir. Suçu işleyen kişinin toplum nezdinde küçümsendiği, yadırgandığı, ayıplandığı, yüzünün kızardığı suçlar için küçük düşürücü veya yüz kızartıcı suç diyebiliriz. Yukarıda buna ilişkin örneklerle açıklama yaptığımız için detaya girmiyoruz.
Suç Kasten İşlenmeli
Bu sebeple boşanma davası açabilmek için, diğer eşin suçu kasten işlemesi gerekir. Taksirli suçlar bu kapsamın dışındadır. Örneğin, eşin trafikte yayaya çarpıp taksirle ölümüne sebep olması halinde bu sebeple boşanma davası açamazsınız.
Suç Evlilik Sonrasında İşlenmiş Olmalı
Eşin, evlenmeden önce işlediği suçtan dolayı bu sebeple boşanma davası açamazsınız. Çünkü evlenmeden önce işlenen suçu bildiğiniz varsayılır. Bu suçun işlendiğini bilerek evlendiyseniz, sizin açınızdan birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi söz konusu olmaz. Suç evlilikten önce işlenmiş ve cezası evlilikten sonra verilmiş olsa dahi boşanma davası açılamaz.
Suçun işlendiği evlilikten sonra öğrenilmiş olabilir. Bu halde, hata veya hile hükümlerine göre evlenmenin iptali istenebilir.
Suçtan Dolayı Ceza Almış Olmak Şart Değildir.
Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, eşin ceza yargılamasında ceza almış olmasına gerek yoktur. Mağdurun şikayetten vazgeçmiş olması da boşanma davası açmanın önünde engel değildir. Hatta söz konusu suçtan soruşturma başlatılmamış olması dahi boşanma davası açmaya engel olmaz.
Suçun Bir Kez İşlenmesi Yeterlidir.
Suçun bir kez işlenmiş olması, bu davanın açılabilmesi için yeterlidir, bu anlamda süreklilik aranmaz. Aynı suçun tekrar işlenmesine veya başka bir küçük düşürücü suç işlenmesine gerek yoktur.
Boşanma Davası Açılması İçin Süre Sınırlaması Yoktur.
Küçük düşürücü suç işleme sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için herhangi bir süre sınırlaması bulunmamaktadır. Örneğin, dava açmak için ceza yargılamasının sonucu bekleniyor olabilir. Ancak aradan uzun yıllar geçtikten sonra davanın açılması, birlikte yaşamanın beklenemiyor olması şartının gerçekleşmediği şeklinde yorumlanabilir.
Birlikte Yaşama Diğer Eşten Beklenemez Olmalı
Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, küçük düşürücü suç, boşanmada nisbi bir sebeptir. Eşin küçük düşürücü suç işlemiş olması tek başına yeterli değildir. Aynı zamanda suçtan dolayı, diğer eş bakımından suçlu eşle yaşamanın kendisinden beklenemez olması gerekir. Söz gelimi, birlikte küçük düşürücü suç işleyen eşlerin bu sebeple birbirlerine karşı boşanma davası açma hakkı yoktur. Zira ikisi de yüz kızartıcı suç işlemiştir. Bu halde, eşin toplum tarafından dışlanması, yadırganması diğer eşin suçundan kaynaklanmamaktadır.
Küçük Düşürücü Suç Nedeniyle Boşanmada Boşanmanın Ferileri
Boşanmanın ferileri dediğimiz unsurlar, boşanmanın mali ve velayete ilişkin konulardır. Bunların içine, maddi ve manevi tazminat davaları, velayet, çocukla kişisel ilişki kurulması ve nafaka konuları girer.
Küçük düşürücü suç sebebiyle boşanma davası açan eş maddi tazminat talep edebilir. Zira boşanmaya neden olan olay nedeniyle davacı eşin, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenmiştir.
Aynı şekilde, eşin küçük düşürücü suç işlemesi diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Bu sebeple manevi tazminat olarak uygun bir miktarda para ödemesine karar verilmesini talep edebilir.
Nafakalar açısından değerlendirecek olursak, tüm boşanma davalarında genel olarak uygulanan TMK 175/1 bize yol göstermektedir. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağor olmamak koşuluyla diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebilir. Aynı durum dava tarihinden boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar olan süreçte istenebilecek tedbir nafakaları için de geçerlidir.
İştirak nafakası konusunda da, davacı müşterek çocuğun giderlerine katılması için davalıdan uygun bir miktar ödeme yapmasını isteyebilir.
Davalı konumundaki eş küçük düşürücü bir suç işlemiş ve bu sebeple boşanmaya karar verilmişse, ortak çocuğun velayetin bu eşe verilmesi beklenmemelidir. Bu bağlamda müşterek çocuğun velayeti davacı eşe bırakılacaktır.
Genel kural olarak, davacı eşin velayetin davalı eşe bırakılmasını, kendisiyle çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını talep edebilir. Ancak küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davalarında, yüz kızartıcı bir suç işlenmesi çocuğun velayetinin verilmesine engel teşkil eder, ki bu gayet anlaşılabilir bir durumdur.
Küçük Düşürücü Suç Nedeniyle Boşanma – Yargıtay Kararları
Küçük düşürücü suç nedeniyle boşanma davası açılmasında yol gösterici olması açısından aşağıdaki Yargıtay kararlarını inceleyebilirsiniz.
- Hırsızlık, küçük düşürücü bir suçtur.
”Davacı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayanan şiddetli geçimsizlik yanında Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde öngörülen suç işleme nedenine dayanarak da boşanma isteminde bulunmuştur. Toplanan delillerden davalının hırsızlık suçu işlediği ve bu suçtan mahkum olduğu, işlenen suçun küçük düşürücü suçlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple birlikte yaşanması diğer eşten beklenemez hale gelmiştir. Davacının Türk Medeni Kanununun 163. maddesine dayalı davasının kabulüne karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Yargıtay 2. HD., 2012/19722 E., 2013/6974 K.)
- Kasten Öldürme, Küçük Düşürücü Bir Suçtur.
”Türk Medeni Kanununun 163. maddesine göre “eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir. Davacı kadın, kocasının adam öldürme suçu nedeniyle mahkum olduğunu, 25 yıl hapis cezası aldığını, bu sebeple Türk Medeni Kanununun 163.maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
Toplanan delillerden; davalı kocanın, 17.02.2007 tarihinde kasten adam öldürdüğü, 27.02.2007 tarihinde tutuklandığı, tutuklu şekilde yargılanarak Giresun Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/252 esas, 2008/142 sayılı kararı ile 25 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırıldığı, eşlerin, suç işlendiği tarihten itibaren de ayrı yaşamaya başladıkları ve evlilik birliğinin bir daha kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 163. maddesi uyarınca kocanın adam öldürmesinin, davacı kadını küçük düşürücü bir suç olduğu, 25 yıl hapis cezasına mahkum edilip, cezanın da infazına başlandığı, bu haliyle işlenen suçun davacı kadın yönünden birlikte yaşamayı çekilmez hale getirdiği sabit olup, davanın kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır” (Yargıtay 2. HD., 2013/25910 E., 2014/9380 K.)
- Uyuşturucu Ticareti Yapma, Küçük Düşürücü Bir Suçtur.
”Türk Medeni Kanununun 163. maddesine göre “eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Toplanan delillerden davalı kocanın 1984 yılından beri suç işleyip, belli aralıklarla hapishaneye girip çıktığı, son olarak 5.7.2005 tarihinde uyuşturucu ticareti yapmak suçundan 12 yıl hapis cezasına mahkum edilip, cezanın da infazına başlandığı, bu haliyle işlenen suçun davacı kadın yönünden birlikte yaşamayı çekilmez hale getirdiği sabit olup, davanın kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2009/1300 E., 2010/3299 K.)
- Suç Evlilik Sonrasında İşlenmiş Olmalıdır.
”Dava, Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme hukuksal sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 163. maddesi hükmüne göre boşanma kararı verebilmek için suç teşkil eden eylemin evlendikten sonra işlenmiş olması gerekir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden tarafların davalının işlediği suç tarihinden sonra evlendikleri anlaşılmaktadır. Bu halde Türk Medeni Kanununun 163. maddesine dayalı boşanma kararı verilebilmesi için gerekli olan “işlenen suç nedeniyle diğer eş için birlikte yaşamanın beklenemez hale gelmesi” koşulu gerçekleşmediğinden davacının davasının reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2016/20524 E., 2018/8173 K.)
Türk Medeni Kanunu’nda sayılan özel boşanma sebepleri; zina (TMK 161), hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK 162), suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK 163), terk (TMK 164) ve akıl hastalığı (TMK 165)
Gerekçe göstermeksizin boşanmanın tek yolu anlaşmalı boşanmadır. Anlaşmalı boşanmada herhangi bir sebep öne sürmek gerekmez, yalnızca tarafların boşanma ve boşanma protokolü konusunda anlaşması yeterlidir.
Kanunun boşanma halinde öngördüğü malların tasfiyesi rejimi, edinilmiş mallara katılımdır. Bu rejimde eşler, evlilik birliği içerisinde edinilen malları eşit olarak paylaşırlar. Taraflar aralarında anlaşarak başka bir mal rejimine karar verebilirler.