Yargıtay kararlarına göre, manevi bir zararın varlığı ve talep edilmesi halinde boşanmada manevi tazminat ödenmesine hükmedilir.
Manevi zarar, gerçek anlamda malvarlığında oluşan bir eksilmeyi ifade etmez. Hukuka aykırı fiil neticesinde çekilen bedensel acılar, ruhsal sıkıntı ve üzüntülerin tamamı manevi zararı oluşturur. Manevi zararın para ile ölçülmesine imkan yoktur, herhangi bir para miktarıyla manevi zarar giderilemez. Tazminat ödenmesi manevi zararı ortadan kaldırmasa da, zararın hafiflemesine ve mağdurun hiç değilse bu şekilde avunmasına hizmet eder. Yani burada amaç, mağdurun teselli olması, avunması, ruhen tatmin olmasıdır. Boşanma kararı almış kişilerin maddi ve manevi tazminat konularını boşanma avukatı ile görüşmesi faydalı olacaktır.
İşte manevi tazminat, kişinin bedenen çektiği acının, ıstırabın, ruhsal sıkıntının yani manevi zararın giderilmesi amacını güden bir telafi yöntemidir. Boşanmada manevi tazminat Türk Medeni Kanunu’nun 174/2 maddesinde düzenlenmiştir. İlgili hükme göre;
”Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
İçerik Bilgisi
ToggleBoşanmada Manevi Tazminat Koşulları
Boşanmada manevi tazminata hükmedilebilmesi için; Talep edenin kişilik hakkının zedelenmesi, tazminat istenen eşin kusurlu olması, tazminat talep eden eşin kusursuz ya da daha az kusurlu olması, nedensellik bağının bulunması, hukuka aykırılık unsurunun bulunması, boşanma kararı bulunması, manevi tazminatın talep edilmiş olması ve talebin süresinde olması gerekir.
Talep Edenin Kişilik Hakkının Zedelenmiş Olması
Kişilik hakkı, kişinin insan olmasından kaynaklanan, benliğini ve şahsiyetini oluşturan, birey olması nedeniyle sahip olduğu dokunulmaz, vazgeçilmez tüm kişilik değerleridir. Kişilik hakkı başkasına devredilemez, parayla ölçülemez, miras yoluyla geçmez, haczedilemez ve kişiye özel mutlak haktır. Kişinin hayatı, sağlığı, saygınlığı ve özgürlüğü kişilik hakkını oluşturur. İşte manevi tazminata hükmedilmesi için kişilik hakkının saldırıya uğraması sonucu, kişide meydana gelen bedensel acı, üzüntü ve ruhsal sıkıntı gerçekleşmesi gerekir. Kişilik hakkının ağır olma şartı yoktur, manevi tazminatı haklı kılacak derecede olması yeterlidir. Ancak saldırının ağır olması tazminatın miktarını etkileyecektir.
Hakaret etmek, evden kovmak, şiddet uygulamak, cinsel ilişkiden kaçınmak, eşinin hastalığıyla ilgilenmemek, sadakatsiz davranmak, eşi kürtaja zorlamak, cinsel saldırıda bulunmak, ekonomik şiddet uygulamak, ortak eve haciz gelmesine sebep olmak gibi eylemler diğer eşin kişilik hakkına saldırı niteliğindedir.
Buna karşılık ev ve çocukla ilgilenmemek, evden ayrılma, boşanmanın verdiği üzüntü, maddi destek sağlamamak, bağımsız konut temin etmeme gibi eylemler kişilik hakkına saldırı niteliği taşımaz.
Tazminat Talep Edilen Eşin Kusurlu Olması
Boşanmada manevi tazminata hükmedilebilmesi için eşinin kişilik hakkına saldıran diğer eşin kusuru olması gerekir. Tazminat talep edilen eşin kusuru yoksa tazminata hükmedilemez. Yani davalı, boşanmaya kendi kusuruyla sebep olmamışsa aleyhine manevi tazminata hükmedilemeyecektir.
Mutlak boşanma sebepleri olan zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış ve terk eylemleri kusura dayalıdır. Bu olguların varlığı ispat edildiğinde davalı eşin kusurlu olduğu kabul edilir. Aynı zamanda bu eylemler, diğer eş bakımından kişilik hakkına saldırı niteliğindedir ve manevi tazminatı gerektirir.
Küçük düşürücü suç işleme veya haysiyetsiz hayat sürme nedenlerine dayalı boşanmada, eşlerin birlikte yaşaması çekilmez hale gelmişse, davalı eş kusurlu sayılır ve aleyhine manevi tazminat gerektirir. Akıl hastalığı kusura dayalı bir boşanma sebebi değildir. Dolayısıyla akıl hastası eş aleyhine manevi tazminata hükmedilemez.
Anlaşmalı boşanma davalarında kusur araştırması yapılmaz. Dolayısıyla tazminat istemine konu olmaz. Ancak tarafların boşanma protokolünde manevi tazminat ödenip ödenmeyeceği ve ödenecekse miktarı ve ödeme şekli belirtilmek zorundadır.
Tazminat Talep Eden Eşin Kusursuz veya Daha Az Kusurlu Olması
Boşanmada lehine manevi tazminat kararı verilebilmesi için tazminat talep eden eşin kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Tarafların boşanmaya sebep olan kişilik hakkına saldırı niteliğindeki olaylarda eşit kusurlu olması halinde manevi tazminata hükmedilmez.
Nedensellik Bağının Bulunması
Zarar ile boşanma olayı arasında bir bağlantı olması gerekir. Boşanma sonucunda manevi tazminat talep edebilmek için zarar ile boşanmanın nedensellik bağı ile birbirine bağlı olması gerekir. Yani zarar nedeniyle boşanma olayı gerçekleşmelidir.
Hukuka Aykırılık Unsurunun Bulunması
Boşanmada manevi tazminata karar verilebilmesi için, tazminat isteyen tarafın uğradığı kişilik hakkına saldırı hukuka aykırı nitelikte olmalıdır. Kişilik hakkına saldırı niteliğindeki fiilin hukuka aykırı olması halinde manevi tazminata hükmedilir.
Boşanmada Manevi Tazminat İçin Boşanma Kararı Bulunmalı
Boşanmadan kaynaklı olarak manevi tazminata hükmedilebilmesi için, evliliğin boşanma kararıyla sona ermesi gerekir. Örneğin, gaiplik, eşlerden birinin ölümü gibi nedenler de evliliği sona erdirir. Ancak bu hallerde TMK 174/2ye göre manevi tazminat söz konusu olmaz. Buradaki manevi tazminatın konusu boşanma kararıyla evliliğin sona ermesidir.
Boşanmada Manevi Tazminat Talebi Olmalı
Boşanma nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için bu yönde bir talep olmalıdır. Talep olmadığı sürece mahkeme manevi tazminata hükmedemez. Manevi tazminat boşanma dava dilekçesinde veya karşı dava dilekçesinde istenebilir. Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra ayrıca bir dava açarak da manevi tazminat talep etmek mümkündür.
Talep edilen tazminatın türü ve miktarı net olarak belirtilmelidir. Netlik yoksa, hakim bu duruma açıklık getirmelidir. Hakim, tazminat talebine yönelik gerekçeli kararda olumlu veya olumsuz olarak hüküm kurmalıdır. Manevi tazminat talebinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamaz. Zira, tazmini istenen manevi zarar tektir ve bölünemez.
Boşanmada Manevi Tazminat Talebi Süresinde Olmalı
Boşanma davası ile birlikte istenen manevi tazminatta, bu talep dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında yapılmalıdır. Kural olarak dilekçeler aşamasından sonra manevi tazminat istenemez. Ancak ıslah veya karşı tarafın açık muvafakati varsa tahkikat aşamasında da manevi tazminat istenebilir.
Boşanma davası kesinleştikten sonra ise, manevi tazminat talepli açılacak dava 1 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre zamanaşımı süresidir. Bu süreden sonra da dava açılabilir ancak karşı taraf zamanaşımı defi ileri sürerek davayı bertaraf edebilir. Anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra manevi tazminat talebinde bulunulamaz, anlaşmalı boşanmada zira kusur araştırması yapılmaz.
Boşanmada Manevi Tazminat Nasıl Hesaplanır?
Manevi bir zararın telafisi, nakden tazmin ile mümkündür. Manevi tazminatın miktarına hakim karar vermektedir. Manevi tazminat miktarının hesaplanmasında, boşanmaya neden olan olayda kişilik hakkına saldırının ağırlığı dikkate alınır. Hakim manevi tazminat miktarını takdir ederken, olayın ağırlığını, zararın ağırlığını ve oluş biçimini, kusur oranlarını, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, tarafların yaşlarını, evliliğin süresini vb. hususları değerlendirerek belirleme yapar. Kişilik hakkını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir dengenin kurulması gerekir. Manevi tazminatın para dışında başka bir değerle ödenmesine karar verilmesi mümkün değildir. Manevi tazminat irat şeklinde, taksitle ödenemez.
Boşanmada Manevi Tazminat Faiz Başlangıcı
Boşanmada manevi tazminat için faiz isteniyorsa bunun açıkça talep edilmesi gerekir. Talep olmaksızın hakim faiz ödenmesine hükmedemez. Hükmedilen manevi tazminat, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte muaccel hale (istenebilir hale) gelir. Boşanmada manevi tazminat faiz başlangıcı ise bu muacceliyet tarihidir. Hükmedilecek faiz türü, yasal faizdir. Örneğin ticari veya reeskont faize hükmedilemez.
Boşanmada Manevi Tazminat Yargıtay Kararları
- Hakaret etme, şiddet uygulama, evden kovma kişilik haklarına saldırıdır.
”Mahkemece uyulan bozma kararından da anlaşılacağı üzere davalı-karşı davacı erkeğin eşine hakaret ettiği,eşine şiddet uygulayıp evden kovduğu anlaşılmaktadır. Erkeğin bu tutum ve davranışları davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata (TMK m. 174/2) hükmedilmesi gerekirken, kişilik haklarına saldırı olmadığı gerekçesi ile isteğin reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2017/6636 E., 2019/1267 K.)
- Cinsel ilişkiden kaçınma kişilik haklarına saldırıdır.
”Davacı-karşı davalı kadında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanmamıştır. Cinsel ilişkiden kaçınanın kadın olduğuna, ilişkin bir delil de mevcut değildir. Bu halde, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde, her iki tarafın da, cinsel ilişki kurmalarına yönelik fiziksel bir engellerinin bulunmaması halinde, davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Davacı-karşı davalı kadının başkaca kusurlu bir davranışı da ispatlanamamıştır. O halde boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı-karşı davacı erkek tam kusurlu olup, bu kusurlu davranış da kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşımaktadır. Kadın yararına TMK m.174/1-2 koşulları oluşmuştur. Tarafların kusurlarının hatalı belirlenmesi ve bu yanılgılı belirleme sonucunda davacı-karşı davalının tazminat isteklerinin reddedilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2016/9614 E., 2018/1547 K.)
- Kürtaja zorlamak, kişilik hakkına saldırıdır.
”Mahkemece; taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karara verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı-davalı erkeğin, ailesinin eşine müdahalesine sessiz kaldığı, kürtaj olması konusunda eşine baskı uygulayarak kürtaj olmasını sağladığı, buna karşılık davalı-davacı kadının ise eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı-davalı erkeğin, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2) isteğinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2015/8695 E., 2015/23572 K.)
- Eşin hastalığı ile ilgilenmemek kişilik hakkına saldırıdır.
”Erkeğe yüklenilen, kadının ilk eşinden olan çocuğuna hakaret etmesi, evin ihtiyaçları ve geçimiyle ilgilenmemesi, kadın belini incittiğinde tedavisiyle ilgilenmemesi kusurlarının yanında, erkeğin kadına oğlunla kırıştırdın mı dediği ve küçük düşürücü şekilde hitap ettiği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre; boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu ve davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarının saldırıya uğradığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-karşı davalı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır.”
- Sadakatsiz davranmak kişilik hakkına saldırıdır.
”Erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşamak suretiyle sadakatsiz davrandığı, kadının ise çocuklarıyla ilgilenmediği ve birlik görevlerini yapmamak üzere evi terk ettiği anlaşılmaktadır. Davalı erkeğin gerçekleşen kusurları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin davacı kadına göre ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir…. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın yararına TMK m.174/1-2 koşulları oluşmuştur. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken,…” (Yargıtay 2. HD., 2016/12944 E., 2018/3635 K.)