Boşanmada Af Sayılan Haller

Boşanmada af sayılan haller, boşanma davasına esas alınamayacak vakıalardandır. Boşanma davalarında affeden tarafın dava hakkı yoktur. Affedilmiş veya en azından hoşgörüyle karşılanmış olayların, boşanma davasında karşı tarafa kusur olarak yüklenmesi söz konusu olmaz.

Af, açık bir irade beyanıyla yapılabileceği gibi, af kapsamında sayılan davranışlarla da gerçekleşebilir. Konuyla ilgili profesyonel destek için boşanma avukatı ile görüşmeniz faydalı olacaktır.

Affın varlığından söz edebilmek için bu yönde fiili bir tutum ve davranış olması gerekir. Boşanma davasında affedildiğini ve affedilen olayların kendisine kusur olarak yüklenemeyeceğini iddia eden eş, bu iddiasını somut delillerle ispatlamalıdır.

Şimdi Yargıtay uygulamaları kapsamında hangi hallerin af sayılabileceğini başlıklar halinde inceleyelim.

Boşanmada Af Sayılan Haller Nelerdir?

Barışmış Olmak

Boşanmada karşı tarafa kusur olarak yüklenebilecek olgunun gerçekleşmesinden sonra tarafların barışmaları, bu olgunun affedildiğini veya en azından hoşgörüyle karşılandığını gösterir.

Barışma sonrasında da, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan eylemlerin gerçekleştiği iddia ediliyorsa, bu hususların ayrıca kanıtlanması gerekir.

Boşanma Aşamasında Eşlerin Görüşmesi!

Barışma girişiminde bulunmak, bu amaçla tarafların bir yerde bir araya gelmesi, affın var olduğunu kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya koymaz. Yani başka göstergeler olmaksızın yalnızca barışma girişimi af olarak değerlendirilemez.

Bir Arada Yaşamaya Devam Etmek

Boşanmaya sebep olan olaydan sonra kusurlu eşle bir arada yaşamak, boşanma davasında af veya en azından hoşgörüyle karşılanma sonucu doğurabilir. Ancak bir arada yaşama mutlak olarak af anlamına gelmeyebilir.

Ortak Yaşamın Zorunlu Nedenlerle Devam Etmiş Olması!

Bazı durumlarda eş, diğer eşi affettiğini gösteren davranışlar göstermeksizin aynı çatı altında yaşayabilir. Küs kalarak, ayrı odada yatarak veya yatakları ayırarak affetmediğini gösterebilir. Bazı hallerde de çocukları için veya gidecek bir yeri olmadığı için zorunlu nedenlerle aynı çatı altında yaşamaya devam etmek durumunda kalabilir. Bir arada yaşama olgusunun af sayılıp sayılmayacağının somut uyuşmazlık özelinde mutlaka irdelenmesi gerekir. Makul süreli olarak aynı evde oturmak af göstergesi değildir.

Baba Evine Gittikten Sonra Geri Dönmek

Boşanmaya sebep olan olaydan sonra kadının baba evine gitmesi ve belli bir süre geri dönmesi olgusu, evliliklerde sıklıkla şahit olduğumuz vakıalardandır. Kadının geri dönmesi, geri dönme tarihinden önce yaşanan olayları affettiği veya en azından hoş gördüğü anlamına gelir.

Ortak Konuta Dön İhtarı Yapmak

Evi terk eden eşe, eve dönmesi için ihtar çekilmesi, ihtarı çeken eşin ihtar tarihinden önceki olayları affettiğini veya hoşgörüyle karşıladığı anlamına gelir. Artık ihtardan önceki olaylar boşanma davasında diğer eşe kusur olarak yüklenemez, zira bu olaylar affedilmiştir.

Açılmış Boşanma Davasından Feragat Etmek

Açılmış olan boşanma davasından feragat etmek, feragat tarihinden önceki olayların affedildiği veya hoşgörüldüğünü gösterir. Ancak bu durum, anlaşmalı boşanma davalarında geçerli değildir. Zira Anlaşmalı boşanmada taraflar, boşanmak istemedikleri için değil, boşanmanın mali sonuçlarında anlaşamadıkları için feragat etmiş olabilir.

Birlikte Tatile Gitmek-Aynı Otel Odasında Kalmak

Eşlerin boşanmaya neden olan olaylardan sonra birlikte tatile gitmeleri, aynı otel odasında kalmaları, bu olayları affettiği anlamına gelir. Bu durum otel kayıtları vb. gibi belgelerle ispat edilebilir.

Birlikte Pikniğe Gitmek

Eşlerin boşanmaya sebep olan olaylardan sonra birlikte pikniğe gitmeleri, barıştıklarını gösterir. Bu durumda boşanmaya neden olan olaylar affedilmiş sayılır. Zararsız bir şaka yollu tabirle, mangal başında birbirlerine köfte, sucuk yediren eşlerin, piknikten önceki olaylar nedeniyle birbirlerini affetmedikleri söylenemez.

Cinsel İlişkiye Girme

Boşanma davasının görüldüğü esnada dahi, eşlerin cinsel ilişkiye girdiği, ilişkiden sonra kadının hamile kaldığı durumlara uygulamada karşılaşılmaktadır. Bu durum eşlerin cinsel ilişki tarihinden önceki olayları affettiği anlamına gelir.

Öğrenilen Kusura Rağmen Nikah Yapılması

Yargıtay uygulamasına da tesadüf eden uyuşmazlıklarda görüldüğü üzere, eşin nikah günü öğrendiği kusura rağmen evlenmesi, artık o kusuru affettiği anlamına gelir. Bu halde artık o kusurdan dolayı boşanma davası açılamaz.

Eşini Sevdiğini, Evliliğin Devam Etmesinden Yana Olduğunu Söylemek

Eşlerden birinin, eşini sevdiğini ve evliliğin devam etmesinden yana olduğunu söylemesi, diğer eşin boşanma nedeni olarak görülen kusurlarını affettiğini gösterir.

Boşanmada Af Sayılan Haller Bunlarla Sınırlı mı?

Yukarıda saydığımız boşanmada af sayılan haller, Yargıtay uygulamalarında karşılaşılan, sınırlı sayıda olmayan durumlardır. Zira kanunda boşanmada af sayılacak haller sayılmamıştır. Af olarak kabul edilecek olaylar, mahkemelere yansıyan uyuşmazlıklarda oluşan içtihatlara göre vücut bulmuştur. Yukarıda sayılanlar haricinde af sayılabilecek haller var olabileceği gibi, somut uyuşmazlığa göre, yeni bir af sayılma hali de ortaya çıkabilecektir.

Boşanmada Af Sayılan Haller Yargıtay Kararları

  • Boşanmak istemediğini, eşini affettiğini, eve dönmesini istediğini söylemek

”Davalı erkek cevap dilekçesinde eşine eve dönmesi için ihtar çektiğini belirtmiş, ön inceleme duruşmasında ise “Boşanmak istemediğini, eşini affettiğini, eve dönmesini istediğini” beyan etmiştir. Davalının bu beyanları af niteliğinde olup davacı kadının kusurlu davranışları kadına kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu durumda davacının kusursuz olduğu kabul edilmelidir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin eşinin bağımsız konut isteğine duyarsız kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davanın kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz ve hatalı gerekçe ile boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2015/20847 E., 2016/14405 K.)

  • Barışma teklifi sonrasında, tekrar birlikte yaşamaya başlamak

”Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, davalı erkek ağır kusurlu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadın tarafından 20.10.2014 tarihinde boşanma davasının açıldığı, davacı kadının 13.9.2018 tarihli duruşmada alınan beyanında, davalı erkeğin 2017 yılı Temmuz ayında arkadaşlarını göndererek barışmak istediğini bildirmesi üzerine, yaklaşık dört ay birlikte yaşadıkları, ancak davalı erkeğin bu süreçte değişmediği, bu nedenle tekrardan ayrı yaşamaya başladıklarını belirttiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların barışmasına kadar yaşanan olayların her iki tarafça affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerekir. Durum böyle iken, davacı kadının boşanma davasının reddi gerektiği halde kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus davalı erkek tarafından temyizin kapsamı dışında bırakıldığından bozma sebebi yapılmayıp, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2019/7769 E., 2019/12603 K.)

  • Barışma girişimi, af olarak değerlendirilemez.

”Davacı kadının kolluktaki anlatımına göre, barışma girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Tarafların fiilen ayrılmalarından sonra davacı kadının ailesinin evinde bir araya gelerek barışma girişiminde bulunulmuş olması; af iradesini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyan başka olgu ve deliller bulunmadıkça, önceki olaylardan dolayı davacı kadının eşini affettiği anlamına gelmediği gibi erkeğin davacı kadına yönelik fiziksel şiddetinin süreklilik arz ettiği anlaşılmaktadır. O halde, davalı erkeğin mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre davanın kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2017/5738 E., 2019/2560 K.)

  • Bir arada yaşamaya devam etmelerine rağmen eşin, diğer eşi affedip affetmediği muhakkak irdelenmelidir.

”Davacı kadın T.M.K’nun 166/3 maddesine dayalı olarak 10/11/2017 tarihinde boşanma davası açmış, dava erkeğin boşanmayı kabul etmemesi nedeniyle çekişmeli hale dönüşmüştür. Davacı kadın çekişmeli boşanma talebine ilişkin dava dilekçesini ise 04/01/2018 tarihinde dosyaya ibraz etmiş ve çekişmeli boşanma davasının yargılama aşamaları da bu şekilde başlamıştır. Anlaşmalı olarak açılan davanın duruşma gününün beklenildiği süre içinde tarafların aynı evde fakat ayrı odalarda kaldıkları, kadının doğum günü olan 20/11/2017 tarihinde davalı eş ile yemek yemeleri tanık anlatımlarından özellikle erkek tanığı .. ’ın beyanından “Bir süre aynı evde kalıyorlardı ancak davacı davalıyı affetmedi, hatta bende ikna etmeye çalıştım” beyanı karşısında af, en azından hoşgörü olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının, davalı erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği veya hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD., 2020/712 E., 2020/1931 K.)

  • Aynı otel odasında konaklamak, affı gösterir.

”Mahkemece eşine hakaret eden, mali durumunu eşinden gizleyen davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmişse de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların dava tarihinden sonra 8.3.2015 tarihinde bir araya geldikleri, aynı otel odasında konakladıkları ve davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadının evinde kaldığı, bu durumun taraf beyanları ve otel kaydı ile ispat edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda erkeğin, davalı-davacı kadının boşanma davasına konu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu itibarla erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.” (Yargıtay 2. HD., 2019/1332 E., 2019/6248 K.)

5/5 - (1 vote)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Av. Musa Yılmaz

avukat musa yılmaz

Av. Musa Yılmaz, başta Forex Hukuku, Sermaye Piyasası, Bilişim Hukuku, Yabancılar Hukuku, Ceza Hukuku, Aile ve Boşanma Hukuku ve Miras Hukuku alanları olmak üzere hukukun birçok alanında çalışmalarını yürütmektedir ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Randevu Talebi

    Son Yayınlanan İçerikler

    • Yurt Dışı Forex Yasal mı?
      yurt dışı forex işlemlerinin yasal düzenlemelerdeki yerinden bahsettik. Ayrıca forex mağdurluğunda hukuki süreçleri anlattık.
    • Yurt Dışı Forex Mağdurları Ne Yapmalı?
      yurt dışı forex dolandırıcılarına para kaptırarak mağdur olanlar için çözüm yollarını anlattık
    • Forex dolandırıldım ne yapmalıyım?
      Forex Dolandırıldım, Ne Yapabilirim? şeklinde çok fazla talep hukuk büromuza gelmektedir. Avukat musa yılmaz tarafından forex dolandırıldım ne yapabilirim cevabı burada.
    • Kira Sözleşmesinde Değişiklik Yapılabilir Mi?
      Kira sözleşmesi, kanuni sınırlar çerçevesinde taraflarca serbestçe akdedilir. Kira sözleşmesi akdedildikten sonra sözleşmede değişiklik yapılması belirli bazı şartlara tabidir.
    • Ev Sahibinin Hakları
      Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
    This is a staging enviroment