Eşi aşağılamak ve eşe karşı küçük düşürücü sözler sarf etmek, boşanma sebebidir. Eşler birbirlerine karşı sevgi ve saygıyla davranmalı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranışlarda bulunmamalı, birbirlerini incitmemelidir. Aşağıda eşi aşağılama ile ilgili Yargıtay kararları paylaşılmıştır. Eşini aşağılayan, ona karşı küçük düşürücü sözler sarf eden eş, boşanmada kusurludur.
Kısa bir hatırlatma yapmak isteriz. Her evlilik kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Dolayısıyla aşağıdaki karar örnekleri durumunuzla bağdaşmayabilir. Yol gösterici olması açısından eşi aşağılama konusunda Yargıtay kararları örnekleri bilginize sunulmuştur. Ayrıca konuyla ilgili boşanma avukatı ile görüşmeniz sizler için faydalı olacaktır.
Eşi Aşağılama Yargıtay Kararları Örnekleri
- ”Sen adam mısın, sen kimsin”
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davalı-karşı davacı kadının eşine “Sen de adam mısın, sen kimsin” diyerek aşağılayıcı sözler söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-karşı davalı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2018/1868 E., 2018/13004 K.)
- ”Sen anne olmayı hak etmiyorsun” eşi aşağılama yargıtay kararları aşağıdaki gibidir;
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-karşı davalı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşini sen anne olmayı hak etmiyorsun diyerek aşağıladığı anlaşılmaktır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/20397 E., 2018/8763 K.)
- Para isteyen eşe, herkesin içinde ”G….. mü satayım” şeklinde aşağılayıcı cümle kullanmak
”Mahkemece; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının başkalarının yanında eşinden para istemesi sırasında g… mü satayım şeklinde sözler söyleyerek eşini küçük düşürücü davranışlar sergilediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacının da davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/15900 E., 2018/4691 K.)
- Eşine, ”Yaşlanmışsın, bunamışsın.” demek
”Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Öyleyse yapılan yargılama ve toplanan delillerle; mahkemece davacı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında davalının evlilik birliğinden doğan yükümlüklerini ihmal ettiği, eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı ve erkeğe sen yaşlısın, bunamışsın dediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK m.166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/16619 E., 2018/6885 K.)
- ”Çalışıp eşek gibi borçlarımı ödeyecek” demek
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerle; davacı-davalı erkeğin sürekli olarak borçlandığı ve eşi için “çalışıp eşek gibi borçlarımı ödeyecek” dediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/8552 E., 2017/14264 K.)
- Eşini başka erkeklerle kıyaslamak
”Mahkemece davalı-karşı davacı erkek kusurlu bulunarak açtığı boşanma davası reddedilmiş, davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan karşı boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının, eşine hakaret ettiği ve eşini başka erkeklerle kıyasladığı anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-karşı davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru olmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/2743 E., 2017/8925 K.)
- Eşin dini duygularıyla alay etmek
”Mahkemece davalı kadın tam kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı kocanın, eşini ailesinin yanına gönderdikten sonra “seni boşadım, bundan sonra avukatımla muhatap ol” dediği, davalı kadının da eşinin dini duygularıyla alay ettiği anlaşılmaktadır. Davalı kadının cinsel ilişkiye engel rahatsızlığını tedavi ettirmekten kaçındığı hususu ise kanıtlanamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Eşit kusur halinde de boşanmaya karar verilmesi gerektiğine göre, tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması sonucu itibarıyla doğru bulunduğundan, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanma hükmünün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesi değiştirilmek (HUMK.md.438/son) suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş ve davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2014/8960 E., 2014/20128 K.)
- Mesleği ve kilosuyla alay etmek
”Mahkemece, davacı daha ağır kusurlu kabul edilerek kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacı (koca)’nın eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, eşini kastederek “eninde sonunda ondan boşanacağım” dediği, eşinin mesleği ve kilosu ile alay ettiği ve eşine fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşılık davalı (kadın)’ın davacı eşine “annen gelsin sana karılık yapsın” dediği, eşine bıçakla saldırdığı, kocasına beddua ettiği, ailesini istemediği, hastalığı sebebiyle yaşadıkları şehre gelen davacının babasını ve ailesini evine kabul etmediği, geldiklerinde “aç köpekleri niye getirdin” dediği, bu halde boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Eşit kusurlu taraf yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde davalı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2013/19098 E., 2014/978 K.)
- ”Lanet olsun, şeytan görsün yüzünü.”
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davalı-karşı davacı kadın tarafından daha önce açılan ve tarafların …’te bir araya gelerek birbirlerinin kusurlu davranışlarını affettikleri gerekçesiyle reddedilen boşanma davasının kesinleşme tarihinden sonra davacı-karşı davalı erkeğin, eşinin ilk evliliğinden olan oğlunun iş yerine gidip eşini ve oğlunu tehdit ettiği, eşi hakkında “Lanet olsun, onun yüzünü şeytan görsün” diyerek aşağıladığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının reddi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2016/22410 E., 2018/9457 K.)
- ”Sen benim dengim değilsin, ben seninle vatandaş olabilmek için evlendim, sümüklü …., senden baba olmaz.”
”Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüyle boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı-karşı davacı kadının da eşine “sen benim dengim değilsin, ben seninle vatandaş olabilmek için evlendim, sümüklü …, senden baba olmaz” diyerek hakaret edip eşini aşağıladığı ve tanık …’ın beyanına göre eşini hırpaladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, davacı-karşı davalı erkek de dava açmakla haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 2. HD., 2016/7105 E., 2017/12589 K.)
- Eşinin babasına, ”Bunun beyni yok” demek
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davacı kadının eşine hakaret ettiği, eşinin babasını “Babanın beyni yok” diyerek aşağıladığı, buna karşılık, davalı erkeğin de eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ailesinin müdahalesine ve özellikle babasının eşine yönelik eylemlerine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/3065 E., 2017/8481 K.)