Eşler, evlilik birliği içerisinde başta fiziksel şiddet olmak üzere, şiddetin her türlüsünden uzak durmalıdır. Aksi durum fiziksel şiddet nedeniyle boşanma davalarını gündeme getirecektir. Şiddet, evlilik birliğinde mutlak surette kabul edilebilir değildir. Uygulamada en çok boşanma nedenlerinden biri de fiziksel şiddet nedeniyle boşanma davalarıdır.
Fiziksel şiddet, ceza dosyasındaki delillerle, tanık beyanlarıyla, kamera kayıtlarıyla veya benzeri her türlü delille ispat edilebilir. Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınız zaman boşanma avukatı ile görüşmeniz sizler için faydalı olacaktır.
Eşe karşı şiddet uygulamak, boşanma davasında kusurlu bir eylemdir. Aşağıda fiziksel şiddet nedeniyle boşanma davalarında emsal Yargıtay Kararları paylaşılmıştır.
Fiziksel Şiddet Nedeniyle Boşanma Yargıtay Kararları
- Fiziksel şiddet sonucu, kadının sığınma evine gitmesine neden olma
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden ve özellikle dosyaya sunulan kadına ait fotoğraflardan kadının erkek tarafından ağır şekilde fiziksel şiddete maruz kaldığı ve halen kadın sığınma evinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının boşanma davasının reddi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2017/563 E., 2018/12404 K.)
- Süreklilik arz eden şiddette bulunma
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin, davacı kadın tarafından zaman zaman affedilmesine rağmen eşine karşı süreklilik arz eden fiziksel şiddeti ve güven sarsıcı davranışlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2019/5068 E., 2019/8872 K.)
- Kayınvalidenin şiddetine maruz kalmak
”Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davacı karşı davalı erkeğin annesinin, davalı-karşı davacı kadına şiddet uyguladığı ve bu nedenle ceza aldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında, davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı karşı davacı kadının …… davasının da kabulü ile ……ya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/22266 E., 2018/9775 K.)
- Bütün parasını elinden alarak eşi evden kovmak
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediği, davacı eşini evden kovduğu, bütün parasını elinden aldığı anlaşılmaktadır. O halde davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu görülmektedir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/21464 E., 2018/2274 K.)
- Eşine bıçak çekmek
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı kadının eşine bıçak çektiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/2202 E., 2017/7278 K.)
- Düğünde kavga çıkarmak
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının davacıyı dövdüğü, davalının birlik görevlerini yapmadığı ve kayınvalidesine hakaret ederek onu evden kovduğu ve kızının düğününde kavga çıkardığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD., 2016/4469 E., 2017/6954 K.)
- Kayınpedere küfrederek üzerine yürümek
”Toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının kayınpederine küfür ederek üzerine yürüdüğü anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacının davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davalı- karşı davacının davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/9268 E., 2016/13220 K.)
- Eşinin işyerini basarak etrafı dağıtmak, küfretmek
”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle mahkemenin davacıya yönelik belirlediği kusurlu davranışlar yanında davalının, davacının işyerini basarak etrafı dağıttığı, davacıya şerefsiz diyerek hakaret ettiği, davacının annesi ve babasıyla ilgilenmesini sorun haline getirdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2015/4984 E., 201518839 K.)
- Boşanma davası açıldıktan sonra eşe şiddet uygulanması, boşanma davasında kusur olarak yüklenemez.
”Toplanan delillerden, davalı kadının sadakatsiz davranışlar içine girdiği; buna karşılık davacı kocanın boşanma davası açıldıktan sonra 18.10.2011 tarihinde eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Dava açıldıktan sonra gerçekleşen kusurlu davranışlar, bu davada hükme esas alınamayacağına ve bu olay dışında davacı kocaya kusur olarak yüklenecek başkaca bir davranışın varlığı da ispatlanamadığına göre, davalı kadın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları davalı yararına gerçekleşmemiştir. Davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2013/10785 E., 2013/24341 K.)
- Fiziksel şiddet, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup manevi tazminat gerektirir.
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; mahkemenin sabit kabul edip kocaya kusur olarak yüklediği davranışlar dışında, kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı da anlaşılmaktadır. Fiziksel şiddet davranışı aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Bu nedenle davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları oluştuğundan; tarafların mali durumları da göz önüne alınarak, davalı yararına uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerekirken, bu talebin reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2013/9520 E., 2013/23413 K.)
- Eşin aracına zarar vermek
”Yapılan soruşturma, * toplanan delillerden, tarafların karşılıklı olarak birbirlerine şiddet kullanıp hakaret ettikleri, davacı kocanın eşini ve çocuklarını evden kovduğu, davalı kadının da, eşinin arabasına zarar verdiği, kayınvalidesinin saçlarından tutarak, valizini dışarı attığı, taraflardan birinin kusurunu diğerinden üstün tutmanın mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2007/3741 E. 2017/17683 K.)