Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2 fıkralarında düzenlenmiştir. İlgili madde fıkraları şu şekildedir.

”Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan
davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.”

Boşanma avukatı ile görüşerek konuyla ilgili hukuki destek almanız faydalı olacaktır.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, genel bir boşanma nedenidir. Medeni Kanun’da hangi hallerin evlilik birliğini temelinden sarsacağına ilişkin bir düzenleme yoktur. Genel boşanma nedenleri belli bir olguya dayanmaz, genellikle eşler arasında meydana gelen pek çok olayın bir araya gelmesi neticesinde şiddetli geçimsizlik sonucu doğar. Her somut olaya göre, evlilik birliğini temelden sarstığı iddia edilen olaylar, kendi içinde değerlendirilir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, nisbi bir boşanma sebebidir. Evlilik birliğini temelinden sarsan olayların eşler bakımından ortak hayatı çekilmez hale getirmesi halinde boşanmaya karar verilebilir.

İçerik Bilgisi

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeniyle Boşanmanın Şartları

A)Evlilik Birliği Temelinden Sarsılmış Olmalı

Evlilik birliği içerisinde meydana gelen her anlaşmazlık veya tartışma hali şiddetli geçimsizlik olarak nitelendirilemez. Her türlü fikir ayrılıkları veya eşler arasındaki uyuşmazlık boşanma nedeni olarak görülmemektedir. Boşanmaya dayanak gösterilen olguların çok ciddi geçimsizlik veya anlaşmazlık içermesi gerekir.

Uygulamada, geçimsizliğin şiddeti, evlilik birliğine olan etkisi ve boşanmaya sebep olmadaki kuvveti, hukuki öğretilerden ve yüksek mahkeme kararlarından yararlanılarak tespit edilmektedir.

Evlilik Birliğini Temelinden Sarsan Boşanma Sebepleri

HAKARET ETMEK

Eşler birbirlerini kırmamak, birbirine karşı kırıcı olmamak ve hakaret etmemekle yükümlüdür. Eşlerin birbirine onur kırıcı şekilde hakaret etmesi boşanma nedenidir. Karşılıklı hakaret durumunda eşler, eşit kusurlu sayılır. Eşin ailesine karşı yapılan hakaretler de boşanma sebebidir. Hukuka aykırı delille hakaret olgusu ispat edilmiş sayılmaz. Müşterek çocukların beyanları hakareti ispatta kullanılabilir. Hakaret, yüze karşı olmasa da yani gıyapta olsa da boşanma sebebidir. Hakaretin boşanma sebebi olması için affedilmiş veya hoş görülmüş olmamalıdır. Hakaret eylemi sosyal medya üzerinden yapıldığında da boşanmaya sebep olur.

TEHDİT ETMEK

Tepki sınırlarını aşan bir şekilde tehdit etmek boşanma sebebidir. Bu anlamda, eşi dövdürmekle tehdit etmek, eşin ailesini tehdit etmek, eve gelmemesi yönünde tehdit mesajı göndermek de tehdit sebebiyle evlilik birliğini temelinden sarsacak niteliktedir ve boşanma sebebidir.

AŞAĞILAYICI VE KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ SÖZLER SARFETMEK

Eşler, evlilik birbirlerine sevgi ve saygıyla yaklaşmakla, nazik davranmakla, incitmemekle, kırıcı sözler kullanmamakla yükümlüdür. Aksi durum boşanmaya sebebiyet verir. Beddua ederek aşağılama, eşini başka kadın/erkeklerle kıyaslama, önceki eşle kıyaslama, başkalarının yanında rencide etme, sevmediğini/nefret ettiğini söyleme, eşin dini duygularıyla alay etme, fiziksel özellikleriyle alay etme, eşin ailesiyle alay etme gibi eylemler aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranış ve sözlere örnek olarak gösterilebilir.

FİZİKSEL ŞİDDET

Eşlerin, birbirlerine karşı şiddet uyguladığı bir evliliğin mutluluk getireceği söylenemez. Eşi darp etme, ortak çocukları darp etme, eşin ailesini dart etme, ev eşyalarına zarar verme, eşin eşyalarına zarar verme, eşyaları dışarı atma gibi olgular fiziksel şiddete örnek olarak gösterilebilir ve boşanma sebebidir.

SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNE AYKIRI DAVRANMAK

Eşlerin başlıca yükümlülüklerinden biri de birbirlerine sadık olmalarıdır. Eşler, evlilik birliği kurarken duygusal ve cinsel anlamda sadık kalmak için birbirlerine söz verirler. Başkalarıyla olağanın dışında yakınlaşmak, sadakat yükümlülüğüne aykırı şekilde temasa ve ilişkiye girmek boşanma sebebidir.

Sadakat yükümlülüğü evlilikle başlar, bakire olmamak kusur değildir. Eşin sadakatsizliği hukuka uygun delillerle ispat edilmelidir.

BİRLİK GÖREVLERİNİ İHMAL ETMEK

Eşlerin evlilik birliğinin devamı için üstlenmeleri gereken belli görevler vardır. Çalışıp evin geçimini sağlamak, evin sorunlarıyla ilgilenmek, çocuklarla ilgilenmek, eş ve çocukların zor zamanlarında yanında olmak gibi görevler genel olarak eşlerin birlik görevleri arasındadır. Bu görevlere aykırı davranmak suretiyle şiddetli geçimsizliğe neden olmak boşanma sebebidir.

BİRLİKTE YAŞAMAKTAN KAÇINMAK

Evlilik birliğinin bir başka başlıca yükümlülüğü de eşlerin birlikte yaşamasıdır. Eşlerin ayrı yaşaması veya birlikte yaşamaktan kaçınması boşanma sebebidir. Örneğin; evi sık sık terk etmek, ayrı odalarda yatmak, sebepsiz yere tayin yerine gitmek istememek, yatağı ayırmak vb.

GÜVEN SARSICI DAVRANIŞLARDA BULUNMAK

Eşler evlendikten sonra, birbirlerine duygusal ve cinsel yönden sadakat borcu altındadır. Her eş, eşine gözü kapalı güvenerek huzurlu bir yaşam sürmek ister. Bu yükümlülüğe aykırı olarak güven sarsıcı davranışlarda bulunmak boşanma sebebidir. İnternette başkalarıyla yazışmak, önceki eşinin fotoğrafını odasında bulundurmak, sosyal medya üzerinden kadınlara para karşılığı cinsel ilişki teklifinde bulunmak vb. eylemler güven sarsıcı niteliktedir.

MALİ YÖNDEN ORTAK HAYATI SIKINTIYA SOKACAK EYLEMLERDE BULUNMAK

Eşler, ekonomik güçlerine göre hareket etmekle yükümlüdür. Eşi veya diğer aile üyelerini ekonomik yönden zarara sokacak eylemlerde bulunmak boşanma sebebidir. Fazla borçtan dolayı eşi çevreye karşı küçük düşürmek, ihtiyacı aşan harcamalar yapmak, ekonomik şiddet uygulamak gibi örnekler boşanma sebeplerindendir.

AİLE BİRLİĞİNE ZARAR VERECEK EYLEMLER

Eşler, evlilik birliği dışında da evlilik birliğine zarar verecek eylemlerden kaçınmalıdır. Eşler, yalnızca kendilerini değil, eşleri ve çocuklarını da düşünerek hareket etmelidir. Cezaevine girmek, suç işleme eğiliminde olmak, kumar alışkanlığı gibi eylemler, aile birliği dışındaki hayatında aile birliğine zarar verici niteliktedir ve boşanmaya sebebiyet verebilir.

CİNSEL YAŞAMDA AYKIRI EYLEM VE TALEPLERDE BULUNMAK

Cinsel birliktelik, aile birliğinin önemli unsurlarından biridir. Eşi doğal olmayan yollarla cinsel birlikteliğe zorlamak, evlilik birliğini temelden sarsacak boyuta ulaştığında boşanma sebebi olur. Ters ilişkiye zorlamak, zorla cinsel ilişkiye girmek örnek olarak gösterilebilir.

EŞİNİN AİLESİNDEN GELEN MÜDAHALELERE KARŞI KAYITSIZ KALMAK

Eşlerin ailelerinin evliliğe müdahale etmesi, toplumumuz aile yapılarının genel sorunlarından bir tanesidir. Birçok evlilik, ailelerin aşırı müdahaleleri veya baskı kurma çabaları, eşlerin evliliklerini yönlendirme çabalarının kurbanı olarak sonlanmaktadır. Bu durumun önüne geçmek için, eşlerin ailelerinin müdahalesine engel olma borcu vardır. Aksi halde sağlıklı bir evlilik birliğinden söz edilemez ve bu durum boşanma sebebidir. Örneğin, ailenin müdahalesine sessiz kalmak, ailesinin şiddet eylemlerine sessiz kalmak vb. eylemler.

BAĞIMSIZ KONUT SAĞLAMAMAK

Ortak konut, tüm evliliklerde önemli bir unsurdur. Konutun bağımsız olmaması, eşin aile birliğini tam olarak benimseyebilmesine engel olur. Eşlerin müşterek konutlarını birlikte seçmeleri ve bu konut bağımsız olmalıdır. Aksi hal, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olacağı için boşanma sebebidir.

DUYGUSAL ŞİDDET UYGULAMAK

Eşler birbirine sevgi ve şefkatle yaklaşmak, nazik davranmak durumundadır. Sevmediğini, tiksindiğini, nefret ettiğini, tiksindiğini vs. söylemek, eşte duygusal yönden zarar verir. Böyle bir tavır da eşlerin evlilik birliğini devam ettirmesinin önünde engel teşkil eder.

İNTİHARA TEŞEBBÜS ETMEK

İntihara teşebbüs etmek, evlilik birliğini tehlikeye sokar. Hayatına son vermek isteyen eş, kendi problemlerinden dolayı intihara teşebbüs ederse, boşanmada kusurlu sayılır. Ancak intihara teşebbüs, diğer eşin davranışlarından kaynaklanıyorsa, eşini intihara sürükleyen eş boşanmada kusurlu kabul edilir.

EŞİNİN AİLESİYLE İLİŞKİLERİNE DAİR OLUMSUZ EYLEMLER

Eşler, diğer eşin ailesiyle ilişkilerini makul düzeyde olumlu tutmalıdır. Eşinin ailesiyle iyi geçinememe durumunda, huzurlu bir evlilik birliğinden söz edilemez. Eşin ailesini istememek, eşin ailesinden birini evden kovmak, eşin ailesine karşı aşırı kıskançlık gibi eylemler boşanma sebebidir.

EŞ ALEYHİNE ASILSIZ ŞİKAYETLERDE BULUNMAK

Eş hakkında asılsız şikayet veya ihbarda bulunan diğer eş, boşanmaya neden olan eylemlerde kusurludur.

EŞ HAKKINDA ASILSIZ İSNATLARDA BULUNMA, DEDİKODU YAYMA

Eşler, birbirlerini lekeleyerek, asılsız ithamlarda bulunmak suretiyle diğer eşin huzurunu kaçıracak eylemlerden uzak durmalıdır. Eş hakkında asılsız dedikodu yaymak, çocuğun kendisinden olmadığını söylemek, eşi iffetsizlikle itham etmek gibi eylemler boşanma sebebidir.

EŞİ VE ÇOCUKLARI EVDEN GÖNDERMEK

Eşi ve çocukları, onları istemediğini söyleyerek evden göndermek boşanma sebebidir.

EŞİN ÖNCEKİ EVLİLİĞİNDEN OLAN ÇOCUKLARINA KARŞI OLUMSUZ DAVRANMAK

Eşin, daha önce yapmış olduğu evlilikten çocuğu olduğunu bildiği halde, evlenmeyi kabul eden eş, önceki evlilikten olan çocuklara karşı olumsuz davranmamayı kabul etmiş sayılır. Önceki evlilikten olan çocuğu dövmek, hakaret etmek, kötü davranmak vb. boşanma sebebidir.

EŞİN YAŞAM ŞEKLİNE OLUMSUZ MÜDAHALE

Eş, diğer eşle evlenmekle, onun hakimiyeti altına girmez. Emir ve talimatlarla eş üzerinde üstünlük kurma çabasına girişilmez. Evlilik, birinin diğerine üstün olmadığı, hayat gailesini birlikte yürütmeyi hedefleyen iki eşit insanın hayatlarını birleştirdiği bir kurumdur. Aksi davranış boşanma sebebi sayılır.

ÇOCUK İSTEMEMEK

Eşlerin evlilikten beklediği en önemli kazanımlardan biri de çocuk sahibi olmaktır. Evlilik birliğinin kurulmasının ana nedenlerinden biri de çocuk sahibi olmak istemektir. Bir eşin, herhangi bir sebep yokken çocuk istememesi, evlilik birliğini temelinden sarsabilir.

AŞIRI KISKANÇLIK

Kıskançlık, belirli bir seviyeye kadar olması gereken, eşlerin birbirlerini benimsemelerinin, eş olarak kabul etmelerinin göstergesi olan bir duygu durumudur. Ancak kıskançlıkta aşırıya kaçılması, diğer eş bakımından evlilik birliğini çekilmez hale getirebilir.

CİNSEL İLİŞKİNİN GERÇEKLEŞMEMESİ

Evlilik birliği, birçok sosyal amaca hizmet ettiği gibi, eşlerin cinsel ihtiyaçlarını karşılamayı da amaçlar. Eşler arasında uzun bir süre boyunca cinsel birlikteliğin olmaması, eşlerin birbirlerine soğumasına, birbirlerine katlanamama durumunun baş göstermesine sebep olacaktır. Geçerli bir neden olmaksızın cinsel ilişkiyi istemeyen taraf, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olabilmektedir.

AİLE SIRLARINI İFŞA ETMEK

Aile, mahrem yönleri olan ve olması gereken toplum birimidir. Eşlerin, mahrem konuların gizli kalmasına çaba göstermesi gerekir. Aksi hal boşanma sebebi sayılabilmektedir.

EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI’NDA DİĞER BOŞANMA SEBEPLERİ

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma sebepleri yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Türk Medeni Kanunu’nda hangi hallerin genel boşanma sebebi olduğu açıkça sayılmamıştır. Yukarıda verdiğimiz boşanma sebepleri dışında şu sebeplerle de boşanma nedeni olabilmektedir:

  • Kendi sağlığına ve öz bakımına özen göstermeyerek eşe rahatsızlık vermek
  • Eve misafir gelmesini istememek
  • Gelen misafirlere rencide edici şekilde davranmak
  • Eşi, isteği dışında geç saatlere kadar çalışmaya zorlamak
  • Eşi için muska yaptırmak
  • Kadın eşi ailesinin evine göndermek
  • Eşin ailesinden gelip kızlarını almasını istemek
  • Eşin rızasına aykırı olarak eve erkek arkadaşlarını getirmek
  • Eşi, dinen boşamak
  • Cinsel içerikli sitelere üye olup bu sitelerde vakit geçirmek
  • Cinsel ilişkiden kaçınma
  • Eşin bilgisi dışında kürtaj yaptırmak

B) Ortak Hayatın Sürdürülmesi Eşlerden Beklenemez Olmalı

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, nisbi bir boşanma sebebidir. Bunun sonucu olarak, yukarıda saydığımız eylemlerin evlilik birliğini sarsmasının yanında, diğer eş bakımından ortak hayatı sürdürmesi beklenemez olmalıdır.

Örnek üzerinden gidecek olursak, eşin hakaret etmesi bazı evliliklerde büyük krizlere sebep olabilecekken, bazılarında o kadar da büyük bir yankı uyandırmayabilir.

Eşlerin evlilik birliği içerisinde gelişen olay ve olgulara verecekleri tepkiler, eşlerin karakter yapılarına, geldikleri ve bulundukları çevreye, aile yapılarına, sosyal ve ekonomik durumlarına, çocuklarının olup olmamasına göre değişiklik gösterebilecektir. Bazı eşler, yukarıda sayılan boşanma nedenlerinden biri meydana geldiği halde mizacı gereği bunu büyük bir sorun olarak görmeyebilir. Bir başka eş, çocuklarından dolayı daha hoşgörülü veya tolere edici bir tavır takınabilir. Bazı eşler için ise, geldikleri çevrenin etkisiyle basit bir tartışma veya yanlış anlaşılma, evliliği ayakta tutan tüm bağları koparabilir.

Yani ortak hayatı çekilmez kılan faktörler göreceli/sübjektiftir. Dolayısıyla evlilik birliğini temelinden sarstığı iddia edilen olayların, eşlerin nazarında ortak hayatın sürdürülmesinin beklenebilir olup olmadığına bakılmaksızın boşanma kararı verilmez. Boşanma davasına bakan hakim, boşanma davasına konu olan olgunun eşler bakımından ortak hayatı sürdürmelerinin beklenemez olması halinde boşanmaya karar verebilir.

C) Davalı, Davacının Daha Ağır Kusurlu Olduğu İtirazını Öne Sürmemeli veya Öne Sürmüşse İtiraz Reddedilmiş Olmalı

Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşlerden birinin kusurlu olması zorunlu değildir. Boşanmaya karar verilmesi için davalının kusurlu olması zorunlu değildir. Eşler, hayata bakış açılarının farklılığı veya karakterleri gereği evlilik birliğini sürdürememiş olabilirler. Bu durumda eşlerin kusuru yoktur, ancak boşanmaya karar verilebilir.

Ancak uygulamada daha çok eşlerin kusurlu davranışları neticesinde boşanma davaları açılmaktadır. Davalı eş, boşanmaya sebep olaylarda, davacının daha ağır kusurlu olduğu iddiasıyla itiraz etme hakkına sahiptir. İşte, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasında, boşanmaya karar verilebilmesi için, davalının, ‘Davacı daha ağır kusurludur.’ şeklinde itiraz etmemiş olmaması veya itiraz etmişse bu itirazın kabul edilmemiş olması gerekir.

Netice itibariyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için;

  • Evlilik birliğinin yukarıda bahsi geçen sebeplerden birinden dolayı sarsılmış olması,
  • Bu sebepten eşler bakımından ortak hayatın sürdürülmesinin beklenemez olması,
  • Davalının, davacının daha ağır kusurlu olduğu itirazında bulunmamış olması veya itiraz etmişse kabul edilmemiş olması gerekir.

Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Yargıtay Kararları

  • Karşılıklı hakaret halinde tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilir.

”Davalı kadın, davacı erkeğe nazaran daha fazla kusurlu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve özellikle tanık beyanlarına göre tarafların birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerinin kanıtlandığı, mahkemece davalı kadına yüklenen diğer vakıalara yönelik tanık ifadelerinin ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olduğu ve kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu oldukları halde, yanılgılı değerlendirme sonucu kadının erkeğe nazaran daha fazla kusurlu kabul edilmesi bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2020/2046 E., 2020/3065 K.)

  • Telefona program kurarak mesajları, resimleri geri getirme sonucu elde edilen deliler, hukuka aykırıdır.

Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Hükme karşı, davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince, kadının cep telefonu ile başka erkeklerle görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle davalı kadının tamamen kusurlu olduğundan bahisle erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı tanıkları, davalı kadına ait telefonda resim ve yazışmalar gördüklerini beyan etseler de davacı erkeğin duruşmadaki “ kadının telefonuna “disk digger” isimli programı kurduğu, telefondaki silinen kayıtları geri getirdiği” beyanı dikkate alındığında erkeğin eşinin telefonuna yüklediği program ile elde edilen görüşme kayıtlarının hukuka aykırı olarak elde edilen delil niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, hukuka aykırı bu delil kusur belirlemesinde dikkate alınamaz ve bu delil ile kanıtlanmak istenen vakıa kadına kusur olarak yüklenemez. Diğer yandan davacı erkek tarafından dosyaya sunulan ve davalı kadına ait olduğunu iddia ettiği yazışmaların davalı kadın tarafından kabul edilmediği, davalı tarafından yazıldığı iddiasının soyut kaldığı anlaşılmakla bu yazışmalar da kusur belirlemesinde dikkate alınamaz. Bu durumda, dinlenen tanıkların davacıdan edindikleri duyuma dayalı anlatımları da dikkate alındığında, davalı kadına yüklenen güven sarsıcı davranış vakıasının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı erkeğin davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2021/7539 E., 2021/9869 K.)

  • Facebook’tan eşi hakkında hakaret içerikli paylaşımlar yapmak boşanma sebebidir.

”Mahkemece, “davalı-karşı davacı erkeğin eşini ailesinin yanına gönderdiği, daha sonra bir araya gelmek istemediğini söyleyerek fiili ayrılığa sebep olduğu, başka bir kadınla çok sayıda telefon görüşmesi yaparak güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eşini tehdit ettiği ve eşine hakaret ettiği, buna karşılık kadının da eşine hakaret ettiği ancak bu durumun tek başına davalı-karşı davacı erkek yönünden evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde kusur olarak değerlendirilemeyeceği ve kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu” gerekçesiyle, erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadın ve annesinin facebook isimli sosyal paylaşım sitesi üzerinden eşine yönelik ağır hakaretler içeren paylaşımlarda bulundukları, ayrıca kadının eşine sık sık “gerizekalı, salak, manyak” diyerek hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı – karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2015/10619 E., 2016/331 K.)

  • Eşi, önceki eşle kıyaslamak boşanma sebebidir.

”Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, davalı-karşı davacı erkek tam kusurlu kabul edilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının ise kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı-karşı davalı kadının “erkeğin önceki evliliğinden olan oğlunu istemediği ve erkeği önceki eşiyle kıyasladığı” anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, erkek de dava açmakta haklıdır. Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2016/24799 E., 2018/11101 K.)

  • Kadının hamileliği ve doğumunda ilgilenmemek boşanma sebebidir.

”Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı erkeğin, kadının evi terkinden sonra, kadının hamileliği ve doğumunda ilgilenmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalı kadının boşanma davasının kabulüne (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2 HD., 2018/6652 E., 2018/12150 K.)

5/5 - (1 vote)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Av. Musa Yılmaz

avukat musa yılmaz

Av. Musa Yılmaz, başta Forex Hukuku, Sermaye Piyasası, Bilişim Hukuku, Yabancılar Hukuku, Ceza Hukuku, Aile ve Boşanma Hukuku ve Miras Hukuku alanları olmak üzere hukukun birçok alanında çalışmalarını yürütmektedir ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Randevu Talebi

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Son Yayınlanan İçerikler

  • Ceza İnfaz İndirimi -Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 87 uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af ilânına karar vermek de düzenlenmiştir.
  • Adli Para Cezası (TCK M.52)
    Adli para cezası ilke olarak hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanmaktadır.
  • HAGB Kararına İtiraz Dilekçesi
    HAGB kararı ile sanık hakkında verilen hükmün ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Kanunda belirtildiği üzere mahkeme HAGB kararı ile birlikte sanığa belirli koşulların yerine getirmesini yüklemektedir.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Ertelenmesi) (CMK M.231)
    Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılamada hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis cezası yahut adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilmektedir.
  • Asliye Ceza Mahkemesi ve Ceza Mahkemeleri
    Asliye Ceza Mahkemeleri tek hakimlidir. Ağır Ceza Mahkemelerinden bir farkı da budur. Ağır Ceza Mahkemeleri 1 başkan ve 2 Üye toplamda 3 hakimden oluşmaktadır.

Ada Hukuk Danışmanlık Tarafından Verilen Hizmetler

Forex Avukatı  ♦ Boşanma Avukatı ♦ Yabancı Avukatı ♦ İcra Avukatı ♦ Ceza Avukatı

© 2024 · Tüm hakları saklıdır.

This is a staging enviroment