Eşe karşı psikolojik şiddet uygulamak Yargıtay kararları doğrultusunda boşanma sebebidir. Evlilik birliği içerisinde eşler, birbirlerine karşı sevgi, saygı ve şefkatle davranmak zorundadır. Buna rağmen eşe psikolojik olarak şiddet uygulanması, boşanma sebebidir. Böyle bir durumda boşanma avukatı ile görüşmeniz faydalı olacaktır.
İçerik Bilgisi
TogglePsikolojik Şiddet Nedir?
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın tanımına göre; duygusal güç veya ihtiyaçlar, kadını kontrol etmek, denetlemek, küçük düşürmek, aşağılamak, cezalandırmak amacıyla şiddet aracı olarak kullanılıyorsa “psikolojik şiddet” söz konusudur.
Elbette ki, psikolojik şiddet her durumda erkek eş tarafından uygulanmaz, tam tersinin olması da mümkündür. Burada esas olan eşin, diğer eşi aşağılama, kontrol etme, küçük düşürme veya cezalandırma gibi amaçlara yönelik olarak duygusal yönden tahribat oluşturacak davranışlarda bulunmasıdır.
Psikolojik Şiddet Örnekleri
Psikolojik şiddet çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilir. Diğer eşe bağırma, tehdit etme, hakaret etme, korkutma, davranışlarını, giyim-kuşamını denetleme ve buna ilişkin kısıtlamalar getirme, başkalarıyla iletişimini veya ilişkilerini kısıtlama, değersiz hissettirme gibi durumlar, psikolojik şiddete örnek gösterilebilir.
Bu kısa açıklama ve örneklerden sonra psikolojik şiddet Yargıtay kararları örneklerine geçebiliriz. Eşler arasında geçen her münasebetin psikolojik şiddet niteliğinde olup olmadığı, maruz kalan eşte bıraktığı etki değerlendirilerek sonuca varılır. Bu bağlamda bir kişide duygusal tahribat oluşturacak bir davranış bir başkasında aynı sonucu doğurmayabilecektir.
Psikolojik Şiddet Yargıtay Kararları
- Eşe Hakaret Etmek, Beğenmediğini Söylemek
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin, davacı eşine hakaret ettiği, beğenmediğini söylediği ispatlanmıştır. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkek tamamen kusurlu olup evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmadığı, Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı kadının davasının kabulü ile boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2017/6649 E., 2019/2943 K.)
- Nefret Ettiğini, Rezil Edeceğini Söylemek
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe sürekli olarak kendisinden boşanacağını, istemediğini, nefret ettiğini, rezil edeceğini söylediği ve boşanmak için delil yaratma çabası içerisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin davasının kabulü (TMK m. 166/1) ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2018/5345 E., 2019/2579 K.)
- Eşini Beğenmediğini ve istemediğini söylemek
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı, eşini istemediğini, onu sevmediğini söylediği, eşine “Ne arayıp duruyon lan, canımı sıkma benim” şeklinde ifadeler bulunan telefon mesajı gönderdiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/23424 E., 2018/10767 K.)
- ”Seni sevmiyorum, saygı duymuyorum” demek
”Toplanan delillerden; davalı-davacı kadının karşı dava dilekçesiyle sunduğu ve 29.03.2016 tarihli celsede erkek tarafından da kadının cep telefonuna gönderildiği kabul edilen kısa mesaj içeriklerinde davacı-davalı erkeğin eşine seni sevmiyorum ve sana saygı duymuyorum yazdığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanmaya (TMK m. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davalı-davacı kadının davasının reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2016/15597 E., 2018/3978 K.)
- Aşağılamak, sevmediğini, nefret ettiğini söylemek
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının mahkemece kabul edilen kusurlu davranışlarının yanında davacı-davalı erkeğin de eşini aşağılamak, sevmediğini, nefret ettiğini söylemek suretiyle kusurlu olduğu, davalı-davacı kadının davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı kadının boşanma davasının da kabulü ile boşanmaya (TMK.md. 166/2) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile kadının davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2015/10083 E., 2015/24918 K.)
- Tiksindiğini söylemek
”Toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalı-davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı buna karşılık davacı-davalı kadının da eşinden tiksindiğini söylediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2015/25550 E., 2016/465 K.)
- Başkasıyla evlenmek istediğini söylemek
”Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı kadının çocuğu da alıp evden ayrıldığı, eşini istemediği, başkası ile evlenmek istediğini söylediği, bu nedenle kusurlu olduğu mahkemece dinlenen davacı tanığı …’ün beyanından anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davacı erkeğin boşanma davasının reddi doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD., 2016/8703 E., 2017/14501 K.)