Terk Nedeniyle Boşanma Davası

Terk nedeniyle boşanma davası, Türk Medeni Kanunu‘nun 164. maddesinde düzenlenen özel bir boşanma sebebidir. Boşanma kararı almış kişilerin boşanma avukatı ile görüşerek profesyonel hukuk danışmanlık ve avukat desteği alması oldukça önemlidir. İlgili kanun maddesinde terk nedeniyle boşanma davasına ilişkin ayrıntılı bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre;

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek
maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde
ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter
tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini
ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini
engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı
ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak
sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma
davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve
ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

terk nedeniyle boşanma davası hakkında merak edilen bilgiler.
Ada Hukuk Danışmanlık olarak terk nedeniyle boşanma davası hakkında merak ettiklerinizi yanıtlıyoruz.

Şimdi bu düzenleme kapsamında detaylıca incelemeye gayret gösterelim.

Terk Nedeniyle Boşanma Davasının Özellikleri

Konunun anlaşılabilir olması açısından terk nedeniyle boşanma davalarının özelliklerine kısaca değinmek istiyoruz.

Kusura Dayalı Bir Boşanma Sebebidir

Bu sebeple boşanma davası açılabilmesi için terk eden eşin kusurlu olması gerekir. Söz gelimi, ayırt etme gücüne sahip olmayan eş hakkında bu sebeple boşanma davası açılamaz. Çünkü eşin ayırt etme gücü yoksa kendisine kusur da yüklenemez. Bu durumda, boşanmak isteyen eş, TMK madde 165 düzenlenen akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açmalıdır. Aynı şekilde kendi iradesi dışında evi terk etmek zorunda kalan veya eve dönemeyen eşin kusurlu olduğu söylenemez. Bu halde, terk sebebiyle boşanma davası da açamaz.

Mutlak Bir Boşanma Sebebidir

Buradan anlaşılması gereken şudur. Şartları oluştuğu takdirde hakim boşanmaya karar vermekle yükümlüdür. Aynı zamanda eşler açısından ortak hayatın çekilmez hale gelip gelmediğinin bir önemi yoktur. Terk eylemi varsa ve kanunda aranan diğer şartlar da mevcutsa boşanma kararı verilir.

Özel Bir Boşanma Sebebidir.

Terk, boşanma nedeni olarak kanunda sayılan özel boşanma nedenlerinden biridir. Terk eyleminin varlığının halinde başkaca bir kusur araştırmasına girilmeksizin boşanmaya karar verilir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Şartları

Kanunun 164. maddesinin emrettiği üzere, bu davanın açılabilmesi için bazı şartlar bulunmalıdır. Bu şartları sayacak olursak; terk eylemi gerçekleşmiş olmalı, terk eylemi hukuka uygun bir sebebe dayanmamalı, ihtara uymamada haklı bir neden bulunmamalı, ihtar samimi olmalı, ihtar usulüne uygun olarak gönderilmeli ve dava terk nedeniyle açılmalıdır. Şimdi bu şartları başlıklar halinde inceleyelim.

Terk Eylemi Gerçekleşmelidir

Evlilik birliğinin eşlere verdiği ödevlerden biri birlikte yaşama yükümlülüğüdür. Eşler aile birliğinin sağlanması için ortak konutta yaşamak durumundadır. Terk eden eş, bu yükümlülüğü ihlal etmiş olur.

Kanun maddesine göre, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk eden veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyen eş terk etmiş sayılmaktadır.

Aynı zamanda, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılmaktadır. Eşini ortak konuttan ayrılmaya zorlayan tarafın terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı yoktur, zira kendisi terk eden sıfatındadır.

Boşanma avukatı hizmetleri ve danışmanlık konseptini yansıtan bir görsel.
Boşanma avukatıyla güvenilir ve profesyonel hukuki destek.

Terk Eylemi Hukuka Uygun Bir Sebebe Dayanmamalıdır

Eşin terk eylemi, hukuka uygun bir sebebe dayanıyorsa, yani ayrı yaşaması haklı bir sebep gereği ise terk nedeniyle boşanma davası açılamaz. Birlikte yaşamaya ara verme kararı olması, eşler arasında görülmekte olan bir boşanma davası olması, hakim tarafından ayrılık kararı verilmiş olması gibi hallerde eşin ortak konutu terk etmesi hukuki bir sebebe dayanmaktadır ve bu sebeplerden ötürü terk nedeniyle boşanma davası açılamaz.

Terk İhtarına Uymamada Haklı Bir Neden Bulunmamalıdır

Bazı durumlarda ihtar çekilen eşin, eve dönmemesi haklı bir nedene dayanabilir. Eşe kötü davranılması, hakaret edilmesi, darp edilmesi, kovulması gibi eylemler ihtar çekilen eşin ortak eve dönmemede haklı olduğunu gösterir. Burada şu hususu önemle belirtmekte fayda vardır. Terk nedeni ile açılmış boşanma davalarında, davalının ortak konutu terk edişinde haklılığını değil konuta dönmemekte haklılığını ispat etmesi gerekir. Terk eden eş, ortak konuttan ayrılmada haklıyken geri dönmemede haklı olmayabilir.

Terk ihtarı için Terk ihtarı dilekçesi başlıklı makalemizi incelemeniz faydalı olacaktır.

Eşini evden kovmak suretiyle terk zorlayan tarafın dava hakkı yoktur. İhtara uymamasının haklı bir sebebe dayandığını davalı yani terk eden eş ispat etmelidir. Örneğin, fiziksel şiddet gören kadının evi terk etmede kusurlu olduğu söylenemez. Kadın şiddet eylemini kanıtlarsa ihtara uymamasının haklı bir nedene dayalı olduğunu ispatlamış olur. Bu halde kadına terk nedeniyle boşanma davası açılamaz, açılmışsa dahi reddedilir.

Terk İhtarı Samimi Olmalıdır

İhtarın geçerli olabilmesi için samimi olması zorunludur. Sırf terk nedeniyle boşanma davası şartını sağlamak ve boşanmaya zemin hazırlamak için yapılan ihtar samimi olmayacağı için geçerli kabul edilmeyecektir. Örneğin, evi terk eden eşe eve dönmesi için ihtar çeken eş, aynı zamanda sevmediğini, geçinemeyeceklerini, evliliğin bittiğini, başkasıyla evlenmek istediğini söylerse ihtarda samimi olduğu söylenemez. ‘ Eve gelmen bir şeyi değiştirmez’, ‘Biz yapamıyoruz, en doğrusu ayrılmak’, Seni sevmiyorum’ demek, eşini çağırdığı konutta karşı cinsten başka biriyle yaşıyor olmak ihtarın samimi olmadığı gösterir.

İhtara rağmen karşı cinsle yaşama, hastalığıyla ilgilenmeyerek eşinin ailesinin yanına dönmesine neden olma, evin kilidini değiştirme, zorunlu sebeplerle dönemeyeceğini bildiği halde ihtar gönderme, terk etmiş olan eşin ameliyat geçirmesine rağmen arayıp sormama, ayrılık döneminde başka kadınlarla evlenme görüşmesi yapma, dava dilekçesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürme gibi durumlar yapılan ihtarın samimi olmadığını gösterir.

Boşanma hukuku ve avukatı konseptini gösteren sembolik bir görsel
Boşanma hukukunda uzman avukatlarla tanışın.

Usulüne Uygun Terk İhtarı Gönderilmelidir

Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için davacı tarafından gönderilmiş usulüne uygun bir ihtar olmalıdır. Ayrılık en az 6 ay sürmüş ve devam ediyor olmalıdır. İhtar, hakim veya noter tarafından yapılmış olmalıdır. İhtarda, terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunulmalıdır. Terk nedeniyle boşanma davası açabilmek için gerekli olan 6 aylık sürenin 4üncü ayı dolmadan ihtar gönderilemez ve ihtarın terk eden eşe tebliğinden itibaren 2 ay geçmeden dava açılamaz.

Görüldüğü üzere, terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için gönderilmesi gereken ihtar oldukça sıkı kurallara bağlanmıştır. Terk tarihi belirli olmalı ve terk tarihinden itibaren en az 4 aylık süre geçmiş olmalıdır. Terk ihtarı yetkili merci eliyle çıkarılmış olmalı, bu yetkili merciler ise mahkemeler ve noterlerdir.

Usulüne uygun ihtar, dava şartıdır. Usule uygun olmayan ihtarın söz konusu olması halinde dava usulden reddedilir, çünkü ihtar, terk nedeniyle boşanma davasının dinlenilme koşuludur. Terk tarihinden itibaren en az 4 aylık süre geçmiş olması gerekir. 4 aylık sürenin dolup dolmadığı konusunda tereddüt varsa terk tarihi net olarak belirlenmelidir.

Kötü niyetli dönüşler bu süreyi kesmez. Bazı durumlarda terk nedeniyle boşanma davasının önüne geçmek maksadıyla, terk eden eş ortak konuta dönmüş olabilir. Bunun tespit edilmesi halinde bu dönüş 4 aylık ihtar süresini kesmeyecektir. Evlilik birliğini devam ettirmek amacı gütmeyen kısa süreli geri dönüşler de süreyi kesintiye uğratmaz. Örneğin çocukları görmek maksadıyla veya eşya almak amacıyla kısa süreli dönüşler 4 aylık ihtar süresinin kesilmesine sebep olmaz.

İhtarın muhakkak görevli aile mahkemesinden gönderilmesi gerekmez. Herhangi bir aile mahkemesinden veya aile mahkemesinin olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesinden ya da noterlerden ihtar gönderilmesi talep edilebilir.

İhtarda eşin davet edildiği konutun açık adresi gösterilmeli ve döndüğü takdirde konuta rahatça girebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Gerekirse eve geldiği vakit, davet eden eşin evde bulunmaması ihtimaline karşılık kolayca ulaşabileceği bir komşuya anahtar bırakılmalıdır.

Davet edilen konuta dönüş süresi açıkça gösterilmelidir. İhtarın tebliğinden itibaren 2 ay içerisinde eve dönmesi konusunda ikaz edilmelidir. ihtarda iki aydan daha kısa bir süre verilemez. 60 günlük süre vermek dahi, Yargıtay içtihatlarına göre gönderilen ihtarı usulsüz kılar.

İhtara uyulmamasının sonuçlarının da muhakkak ihtarda belirtilmesi gerekir. ihtarda 2 ay içinde ortak konuta dönülmemesi halinde boşanma davası açılacağı açıkça belirtilmelidir. Aksi halde ihtar geçersiz olacaktır.

Özellikle başka ülke veya şehirde yaşayan eşin dönebilmesi için yol masrafları gönderilmeli ve bu husus da ihtarda gösterilmelidir. Ortak çocuklar varsa onların da yol masrafları gönderilmelidir. Yol masraflarının konutta ödemeli olarak gönderilmesi gerekir. Terk eden eşin ve çocukların müşterek eve geliş ve evlilik birliğini tekrar kurmayı kabul etmemesi halinde dönüş, bir günlük yemek ve ikamet masraflarının terk eden eşin bulunduğu konutta ödemeli olarak gönderilmesi gerekir. İhtara uyulmazsa yol parasının iadesi gerekir.

Terk eden eşin dönmesi istenen ortak konutun, 4 ay önceden hazır edilmiş ve eve girip içinde yaşamaya hazır edilmiş olması sağlanmalıdır. Bu manada ev, eşyaları itibariyle döşenmiş, yiyecek ve içecekler içinde yaşamak üzere hazır edilmiş olmalıdır.

Burada önemli bir husus da konutun maddi ve manevi anlamda bağımsız olması gerektiğidir. Konut ayrı ve bağımsız olmalı, yalnızca eş ve çocuklarla birlikte yaşamak için hazır edilmiş olmalıdır. İhtar çeken eşin anne babasının ortak konutta yaşıyor olması konutu manevi anlamda bağımsız olmaktan uzaklaştırır. Aynı zamanda davet edilen konut, eşlerin birlikte seçtiği veya hakim tarafından belirlenen konut olmalıdır.

Yukarıdaki şartları sağlayan ihtar ve yol masrafları usulüne uygun bir şekilde gönderilmeli ve tebliğ edilmelidir. Nihayet terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için ihtarın tebliğinden itibaren en az 2 ay geçmiş olmalıdır.

Boşanma avukatı, hukuki destek sağlamak için danışabileceğiniz uzman bir avukattır.
Boşanma sürecinizde size rehberlik edecek deneyimli boşanma avukatı.

Boşanma Davası Açmadan Evi Terk Etmek

Bazı hallerde boşanma davası açmadan evi terk etme durumları söz konusu olabilir. Evi terk etme ve sonrasında haklı bir nedene dayanmaksızın geri dönmeme halinde yukarıda detaylarını kapsamlı bir şekilde incelediğimiz üzere, terk eden eşe eve dönmesi için noter veya mahkeme yoluyla ihtar gönderilmesi gerekir.

İhtarın geçerli olabilmesi için muhakkak noter veya mahkeme aracığıyla gönderilmesi gerekir. Terk eden eşe mail göndermek, mesaj göndermek, telefonda eve dönmesini istemek, mektup göndermek, avukat aracılığıyla eve dönmesi için ihtar çekmek usulüne uygun kabul edilemeyeceği için ihtardan beklenen hukuki sonuçlar doğmayacaktır. Bu yollarla gönderilen ihtara dayanılarak terk nedeniyle boşanma davası açılamaz. Çünkü usulüne uygun ihtar gönderilmesi ve ihtarın tebliği bu davanın dinlenilme şartıdır. Eksikliği halinde dava usulden reddedilecektir.

Boşanma Davasında Evi Terk Etmek

Görülmekte olan bir boşanma davası var ise eşlerden birlikte yaşaması beklenemeyecektir. Bu halde boşanma davasında evi terk etme hali, sürecin doğal bir sonucudur. İş boşanma davası aşamasına geldikten sonra eşler arasında ortak hayatın çekilmez hale geldiği varsayılır. Boşanma davası aşamasında evi terk eden eşe karşı, terk ihtarı göndermek suretiyle terk nedeniyle boşanma davası açma girişiminde bulunmak da iyi niyet ve dürüstlük kuralları gereği mahkemece reddedilecektir. Zira halihazırda var olan bir boşanma davası zaten eşlerin birbirinden uzak durmayı isteyecekleri bir zemin oluşturur.

Terk Nedeniyle Boşanma Davasında Yargılama Süreci

Bu süreçte davacı, terk edilen eştir. Davalı ise terk eden eştir. Bu bağlamda iki tür davalı yani terk eden sıfatı karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğer eşi terk eden ve haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyen eştir.

İkincisi ise, diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eştir. Bu durumda terk etmeye zorlayan eş de terk eden sıfatına sahiptir. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayarak, sonrasında terk nedeniyle boşanma davası açmak dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Bu şartlarda açılan dava reddedilecektir.

Boşanma davalarında görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya son defa 6 aydan beri birlikte yaşadıkları yer aile mahkemesidir.

Boşanma davası maktu harca tabidir. Tazminat talepleri olsa da dahi maktu harç alınır.

Bazı boşanma sebeplerine dayalı davalarda terditli olarak boşanma davası açmak mümkündür. Örneğin, davacı zina sebebiyle boşanmaya karar verilmesini, zina olgusunun ispatlanamaması halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmaya karar verilmesini isteyebilir. Ancak terk nedeniyle boşanma davası, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıyla birlikte açılamaz. Çünkü bu iki husus birbiriyle çelişki halindedir. Eşin eve dönmesi için çekilen ihtar, ihtardan önceki olayların affedildiğini gösterir. Dolayısıyla af halinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayanılamaz.

Boşanma davalarında yazılı yargılama usulü uygulanır, mahkeme kendiliğinden delil toplayamaz. Tarafların getirdiği deliller üzerinden karar verir. Terk nedeniyle boşanma dava dilekçesi sunulduktan sonra mahkeme, davanın belirli süreler geçtikten sonra (en az 4 ay + iki ay ihtar süresi) açılıp açılmadığını kontrol eder. Eksik bir husus tespit edilmemişse, tensip zaptı hazırlayarak dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilir.

Davacı ve davalının iddia ve savunmalarını öne sürmek üzere ikişer adet dilekçe sunma hakkı vardır. Davacı taraf, dava ve cevaba cevap dilekçelerini; davalı taraf ise cevap ve ikinci cevap dilekçelerini sunarlar. Dilekçelerin tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkemeye sunulması gerekir.

Dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme aşamasına geçilir. Mahkemece, uyuşmazlığın hangi noktalarda toplandığını, ilk itirazları ve dava şartlarını inceler. Akabinde ön inceleme duruşması için tarih belirlenir ve birtakım ikazlarla birlikte duruşma tarihi tebliğ edilir.

Ön inceleme aşamasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama aşamasına geçilir. Tarafların öne sürdükleri bütün iddia ve savunmalar birlikte incelenir. Tahkikat ve duruşma aşamasından sonra yargılamanın sona erdiği açıklanır ve ara verilir. Ara sonrası tarafların yüzüne karşı kısa karar tefhim edilir. Gerekçeli karar da tefhim tarihinden itibaren 1 ay içerisinde yazılır ve taraflara tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf edilmemesi halinde karar kesinleşir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Merak edilen konulardan biri de terk nedeniyle boşanmada mal paylaşımının nasıl yapılacağı konusudur. Hemen belirtelim ki, terk nedeniyle boşanmada mal paylaşımı konusunda olağan dışı bir sonuç doğmamaktadır.

Türk Medeni Kanunumuzun benimsediği mal rejimi, edinilmiş mallara katılma rejimidir. Ancak eşler kendi aralarında yapacakları sözleşmeyle, boşanma halinde benimseyecekleri mal tasfiyesi sürecini birlikte kararlaştırabilirler.

Edinilmiş mallara katılma rejimi gereğince, evlilik birliği içerisinde edinilen mallar, tasfiye halinde eşler arasında eşit bir şekilde paylaştırılır. Elbette kişisel eşya sayılan mallar, bu paylaşımdan ayrı tutulur. Bu husus TMK madde 236/1’de düzenlenmiştir. Buna göre;”Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir.

Malların tasfiyesi konusunda terk nedeniyle boşanmaya ilişkin herhangi bir istisna yahut özel düzenleme bulunmamaktadır.

Terk Nedeniyle Boşanma Davasında Tazminat

Terk edilen eşin, boşanmadan dolayı mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenebilir. Bu durumda terk eden eşin maddi tazminat ödemesini mahkemeden isteyebilir. Terk eyleminde kusurun tamamen terk eden eşte olduğu kabul edilir. Maddi tazminat talebi boşanma davasıyla birlikte istenebileceği gibi ayrıca maddi tazminat davası da açılabilmektedir.

Terk nedeniyle, terk edilen eşin kişilik haklarına saldırı oluşmaz. Bu bağlamda terk edilen eşin, ortada başkaca bir eylem yoksa terk nedeniyle manevi tazminat talep edemeyecektir.

Terk Nedeniyle Boşanmada Nafaka

Daha önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz üzere, boşanma davalarında üç tip nafaka talebi söz konusu olabilmektedir. Bunlar; tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasıdır.

Terk nedeniyle açılan boşanma davasında, dava tarihinden boşanmanın kesinleştiği tarihe kadar olan zamanı kapsayacak şekilde tedbir nafakası istenilebilir.

Yoksulluk nafakası konusunda, terk eden yani davada davalı konumundaki eş, ortak konuta geri dönmeme konusunda haklı olduğunu ispat edemezse, boşanmadan dolayı yoksulluğa düşecek olsa bile, kusurlu olduğu kabul edileceği için lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmez. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, talep eden tarafın boşanmada kusuru olmaması veya diğer eşten daha az kusurlu olması gerekir.

İştirak nafakası ise, velayet hakkı kendisine verilen eşe, diğer eş tarafından çocuğun gider ve masraflarına katılmak için ödenen nafakadır. Bu kapsamda, velayetin terk eden eşe bırakılması halinde, diğer eşin iştirak nafakası ödemesine hükmedilir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası Yargıtay Kararları

Terk nedenine dayalı boşanmada önemli olabileceğini düşündüğümüz bazı Yargıtay kararlarını, mevcut durumunuza uyduğu takdirde incelemenizde yarar bulunmaktadır.

Konut Ortak Şekilde Belirlenmemişse İhtar Geçerli Olmaz.

”Toplanan delillerden ve dosya kapsamından, taraflar …’da …’te birlikte otururken davacı-karşı davalı kadının müşterek haneden ayrılarak …’a taşındığı ve davalı-karşı davacı erkeğin eşini, … …’nde kiraladığı eve davet ettiği anlaşılmaktadır. Davacı-karşı davalı kadın, tarafların birlikte seçtikleri (TMK md. 186) veya Türk Medeni Kanununun 188. maddesindeki şartların oluşması sebebiyle eşlerden biri tarafından seçilen ya da hakim tarafından belirlenen (TMK md. 195) bağımsız bir eve davet edilmemiştir. Şu hale göre; davacı-karşı davalı kadın ihtara uymamakta haklıdır. Davalı-karşı davacı erkeğin terk hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2014/28474 E., 2015/13676 K. )

Eşin Ailesiyle Birlikte Yaşadığı Ev Bağımsız Konut Sayılmaz. Bu eve Yapılan İhtar Geçersizdir.

”Dava, terk hukuki nedenine dayalı (TMK.m.164) boşanma davasıdır. Toplanan delillerden davalı kadının davacı erkek tarafından baba evine bırakıldığı ve fiili ayrılık öncesi bağımsız konutlarının bulunmadığı, tarafların davacı erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Terk eden eşin terke dayalı boşanma davası açma hakkı yoktur. Kaldı ki davalı kadının davet edildiği konut taraflarca seçilmemiş, davacı erkek tarafından belirlenmiştir. Açıklanan sebeplerle davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD., 2014/28492 E., 2015/13527 K. )

Terk Nedeniyle Boşanmada Manevi Tazminat İstenemez.

 Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; tarafların terk hukuksal sebebine dayalı boşanmalarına karar verildiği, taraflar yönünden boşanmaya sebep olan olayın “kadının haklı bir sebebi olmaksızın ortak konuta dönmediği” şeklinde belirlendiği, özel ve mutlak boşanma sebebine dayalı davalarda dava konusunun sadece ve sadece kanunun aradığı belli şartın gerçekleşip gerçekleşmediği hususu olduğu, hâkimin ileri sürülen sebepten farklı vakıaların ispatlanıp ispatlanmadığını araştırmasına gerek olmadığı gibi, ispatlanmış olsa dahi taraflarca gerçekleştirildiğinden bahisle başkaca kusurlu davranışları hükme esas alamayacağı, bu durumun doğal sonucu olarak da bir başka mahkemenin yargılamasına konu olan hakaretlere dayalı şekilde erkek eşin kişilik haklarının zedelenmiş olmasından söz edilemeyeceği, manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanmaya sebep olan olayın kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi gerektiği, terk edilmiş olmanın kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı, boşanmaya sebep olmayan bir vakıanın nedensellik bağının kurulmasında ölçü olarak alınarak mahkemece TMK’nın 174/2. maddesi uyarınca manevi tazminat ödenmesine karar veremeyeceği tereddütsüzdür.” (Yargıtay HGK., 2017/2717 E., 2021/761 K. )

Davacının Ailesinin Sürekli Olarak Ortak Konuta Gelmesi, Ortak Konuta Dönmemek İçin Haklı Neden Değildir.

”Davacı koca 01.11.2011 tarihinde ihtar isteğinde bulunmuş, ihtar kararı davalı kadına 12.11.2011’de tebliğ edilmiş, dava ise 12.06.2012’de açılmıştır. Davalı kadın davacının davet ettiği ortak konuta dönmeme sebebi olarak “ayrılık öncesi davacının ailesinin sürekli ortak konuta gelmesini” göstermiştir. Terk sebebiyle açılan davanın reddedilebilmesi için, terkte haklı olmak kafi olmayıp, ihtar üzerine dönmemekte haklı olduğunun da kanıtlanması gerekir. Davalı kadın ihtar üzerine ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu kanıtlayamamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” (Yargıtay 2. HD., 2014/890 E., 2014/11868 K. )

Terk İhtarında 2 Aydan Daha Kısa Süre Verilemez. Davayı Kabul Beyanı Sonuç Doğurmaz.

Kanunun amir hükmü ile eve dönüş için ortaya konulan “iki aylık sürenin hakim veya taraflarca değiştirilmesi olanağı bulunmamaktadır. İhtar kararında, bu amir hükme aykırı biçimde “60 gün” süre verilmesi ihtar kararını geçersiz hale getirdiğinden, diğer koşulların varlığını araştırmaksızın davanın öncelikle “dava şartı yokluğundan” reddi gerekmektedir.

Diğer yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 184/1-3. maddesi gereğince terk sebebine dayanan boşanma davasında, davalının “davayı kabul” beyanı sonuç doğurmayacağından, direnme aşamasında davalının davayı kabul beyanı da sonuca etkili bulunmamıştır. (Yargıtay HGK., 2008/2-136 E., 2008/117 K. )

Terk Nedeniyle Boşanma Ne Kadar Sürer?

Terk nedeniyle boşanma davası açmak için terk tarihinden itibaren en az 6 ay geçmelidir. Dava süreci de mahkemelerin iş yoğunluğuna göre değişiklik göstermekle birlikte, ilk derece mahkemesinde kararın kesinleşmesi yaklaşık 1 yıl sürecektir.

Terk Kusura Dayanır Mı?

Evet, terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için terk eden eşin ayırt etme gücüne sahip olması gerekir. Aynı şekilde eşin kendi iradesi dışında eve dönememesi halinde de terk eylemi gerçekleşmemiş kabul edilir.

Terk nasıl bir boşanma sebebidir?

Terk; özel, mutlak ve kusura dayalı bir boşanma sebebidir.

Kaç ay ayrı kalınca Boşanılır?

Boşanma davası açılabilmesi için terk eyleminin en az 6 ay sürmesi gerekir.

Evi terk eden eşe nafaka ödenir mi?

Evi terk eden eşe yoksulluk nafakası ödenmez. Ancak çocukların velayeti terk eden eşe bırakılmışsa diğer eşin iştirak nafakası ödemesi gerekir.

Terk ihtarı nasıl yapılır?

Terk ihtarı noter veya mahkeme yoluyla yapılmalıdır. İhtar, terk eyleminin üzerinden en az 4 ay geçtikten sonra yapılabilir. İhtarın içeriğinde, davet edilen konutun açık adresi, anahtarın ulaşılabilecek bir yere bırakıldığı, 2 ay içinde eve dönmesi gerektiği, aksi halde terk nedeniyle boşanma davası açılacağı, yol masraflarının gönderildiği belirtilmelidir.

5/5 - (4 votes)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Av. Musa Yılmaz

avukat musa yılmaz

Av. Musa Yılmaz, başta Forex Hukuku, Sermaye Piyasası, Bilişim Hukuku, Yabancılar Hukuku, Ceza Hukuku, Aile ve Boşanma Hukuku ve Miras Hukuku alanları olmak üzere hukukun birçok alanında çalışmalarını yürütmektedir ve iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Randevu Talebi

Hata: İletişim formu bulunamadı.

Son Yayınlanan İçerikler

  • Ceza İnfaz İndirimi -Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 87 uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında genel ve özel af ilânına karar vermek de düzenlenmiştir.
  • Adli Para Cezası (TCK M.52)
    Adli para cezası ilke olarak hapis cezasına seçenek yaptırım olarak uygulanmaktadır.
  • HAGB Kararına İtiraz Dilekçesi
    HAGB kararı ile sanık hakkında verilen hükmün ertelenmesi söz konusu olmaktadır. Kanunda belirtildiği üzere mahkeme HAGB kararı ile birlikte sanığa belirli koşulların yerine getirmesini yüklemektedir.
  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Ertelenmesi) (CMK M.231)
    Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılamada hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis cezası yahut adli para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilmektedir.
  • Asliye Ceza Mahkemesi ve Ceza Mahkemeleri
    Asliye Ceza Mahkemeleri tek hakimlidir. Ağır Ceza Mahkemelerinden bir farkı da budur. Ağır Ceza Mahkemeleri 1 başkan ve 2 Üye toplamda 3 hakimden oluşmaktadır.

Ada Hukuk Danışmanlık Tarafından Verilen Hizmetler

Forex Avukatı  ♦ Boşanma Avukatı ♦ Yabancı Avukatı ♦ İcra Avukatı ♦ Ceza Avukatı

© 2024 · Tüm hakları saklıdır.

This is a staging enviroment